.
.

30.07.2009

LARGOPEN 1000 MG 1 FLAKON

İlaç Formülü

1 g: 1 flakon + 4 ml lik enjeksiyonluk su

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Amoksisiline duyarlı mikroorganizmaların (Staphylococcus aureus (penisilinaz salgılamayan), alfa ve beta-hemolitik streptokoklar, Streptococus faecalis, Diplococcus pneumoniae gibi gram pozitif mikroorganizmalar ile Haemophilus influenzae, Neisseria gonorrhoeae, E. coli ve Proteus mirabilis gibi gram negatif mikroorganizmalar) neden olduğu;

tonsilit, farenjit, akut ve kronik bronşit, pnömoni, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları; sistit, üretrit piyelonefrit, gonore, septik, abortus, adneksit, ve puarperal enfeksiyonlar gibi ürojenital sistem enfeksiyonları; flebit, abse, erizipel, impetigo ve enfekte akne gibi deri ve yumuşak doku enfeksiyonları ile sepsis ve bakteriyel menenjit tedavisinde kullanılır. 

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Penisilinlere karşı duyarlı kişilerde kullanılmamalıdır.

Uyarılar

Penisilin tedavisi uygulanan hastalarda ciddi, bazen de öldürücü aşırı anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonlar özellikle çeşitli alerjenlere duyarlılığı olan kişilerde ve parenteral uygulamalarda oral uygulamalara oranla daha sık görülmüştür. Sefalosporinlere şiddetli reaksiyon gösteren hastalar penisilinlere karşı da duyarlı olabilirler. 
İlacın Yan Etkileri

Yan etkilere genellikle penisilinlere duyarlı kişilerde alerji, astım, saman nezlesi ya da ürtiker gibi özgeçmişi olanlarda rastlanır. Glosit, stomatit, bulantı, kusma, diyare, psödomembranöz kolit (bu reaksiyonlar genellikle oral formlarla ilgilidir) gibi gastrointestinal; eritem, makülopapüler kızartı, ürtiker, multiform ve bazen eksfoliyatif dermatit gibi dermatolojik; anemi, trombositopeni, trombositopenik purpura, eozinofili, lökopeni ve agranülositoz gibi hematopoetik sistemi ilgilendiren yan etkiler izlenebilir. Hafif bir SGOT artışı bildirilmişse de bunun klinik önemi bilinmemektedir.

İlacın Etkileşimleri

Amoksisilin, digoksin veya allopurinolle birlikte kullanıldığında bu ilaçların absorpsiyonlarını artırabilir. Allopurinolle beraber alındığında ciltte kızarıklıkların oluşması insidansı artar. Kumarin ile kullanılması halinde amoksisilinin kan düzeyi yükselir.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Orta derecede şiddetli üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları ve ürogenital sistem enfeksiyonlarında 12 saat ara ile 500-1000 mg uygulanır. Daha şiddetli enfeksiyonlarda 6 saatte bir 1 g i.v. enjeksiyon (3-4 dk) veya i.v. infüzyon (30 dk) şeklinde uygulanır.


THERAFLU FORTE 20 FİLM TABLET

İlaç Formülü

1 film tablet

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Grip ve soğuk algınlığına bağlı ağrı, ateş ve nezlenin semptomatik tedavisinde kullanılır.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Etken maddelerden birine karşı aşırı duyarlılık.

Uyarılar

Hipertansiyon, ciddi kardiyovasküler bozukluk, hipertiroidizm, diyabet, astma, glokom, amfizem, kronik akciğer hastalığı, böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları, prostat hipertrofisine bağlı idrar retansiyonu gibi durumlarda dikkatli kullanılmalıdır. Karaciğer fonksiyon bozukluğunda kullanım: Hepatik nekroz (parasetamol aşırı dozunda) doza bağlı bir komplikasyondur. 12-48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir, ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1-6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.

İlacın Yan Etkileri

Deri döküntüsü, görme bulanıklığı, taşikardi, baş dönmesi, nadiren gastrointestinal bozukluklar, sedasyon, ağız kuruluğu, özellikle çocuklarda irritabilite görülebilir. 

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ

İlacın Etkileşimleri

Antihistaminikler; alkol ve antidepresanların etkilerini artırdığından birlikte kullanılmamasına dikkat edilmelidir. MAO inhibitörleri, antihistaminiklerin antimuskarinik ve merkezi depresan etkilerinde artışa ve etki sürelerinde uzamaya neden olabileceklerinden Theraflu forte ile birlikte kullanılmamalıdır.

Antiepileptikler, barbitüratlar, trisiklik antidepresanlar ve alkol parasetamol'ün yarı ömrünü uzatabilir ve toksisitesini artırabilir. Antikonvülzanlar ve steroid yapılı oral kontraseptiflerin kronik kullanımı karaciğer enzimlerini indükler ve parasetamol'ün terapötik düzeylere ulaşmasını engelleyebilirler. Metoklopramid parasetamol'ün ince barsaklardan absorpsiyonunu hızlandırır.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

12 yaş ve üzeri erişkinlerde genel olarak 6 saatte 1 tablet alınır. Doktor gerek gördüğünde, hastanın durumuna göre 4 saatte 1 tablet verilebilir. Günde maksimum 6 tableti aşmamalıdır.


29.07.2009

PRIMOLUT-N 5 MG 30 TABLET

İlaç Formülü

1 tablet Primolut-N, 5 mg Noretisteron içerir.

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Disfonksiyonel kanamalar, primer ve sekonder amenore, premenstruel sendrom,
siklik mastopati, menstruasyonun öne alınması ya da ertelenmesi, endometriozis.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Primolut-N, diğer progestagen içeren ürünlerden elde edilmiş bilgiler ışığında
belirlenmiş olan aşağıdaki durumların varlığında kullanılmamalıdır. Primolut-N
kullanımı esnasında bu durumlardan herhangi biri görüldüğünde kullanımı derhal
sonlandırılmalıdır.
• Gebelik veya şüphesi
• Laktasyon
• Tromboembolik süreçler
• Damar tutulumlu diabetes mellitus
• Karaciğer fonksiyon değerleri normale dönmedikçe ciddi karaciğer hastalığı
öyküsü veya varlığı
• Karaciğer tümörü varlığı ya da öyküsü (benign veya malign)
• Seks steroidlerinden etkilenen malignite varlığı ya da şüphesi
• İçeriğindeki aktif madde ya da diğer bileşenlerin herhangi birine karşı aşırı
duyarlık.

Uyarılar

Aşağıda belirtilen koşullar/risk faktörlerinden herhangi biri mevcutsa ya da kullanım
sırasında kötüleşirse, Primolut-N kullanımına başlamadan ya da devam etmeden
önce, tedavi risk/yarar açısından tekrar gözden geçirilmelidir.
• Dolaşım bozuklukları
Epidemiyolojik araştırmalara göre, oral estrogen/progestagen içeren ovulasyon
inhibitörleri kullanan kişilerde daha sık tromboembolik süreçlere rastlanır. Bu
nedenle, özellikle tromboembolik bir hastalık öyküsü sözkonusu olduğunda, artmış
bir tromboemboli riski göz önünde tutulmalıdır.
Venöz tromboemboli (VTE) için genellikle tanımlanan risk faktörleri, kişide ya da
ailede hastalık öyküsü (yakın akrabada nisbeten erken yaşlarda ortaya çıkan VTE),
yaş, obesite, uzamış immobilizasyon, majör cerrahi girişim veya majör travmadır.
Lohusalık döneminde tromboemboli gelişimi riskinin arttığı göz önüne alınmalıdır.
Arteriyel veya venöz bir trombotik olaya ilişkin bulgular ya da şüphesi söz konusu
olduğunda tedavi derhal durdurulmalıdır.
• Tümörler
Primolut-N’in içerdiğine benzer hormonal etkili maddelerin kullanımı sonucu nadir
olgularda iyi huylu, çok nadiren de habis karaciğer tümörleri gözlemlenmiştir. Sınırlı
olguda bu tümörler yaşamı tehdit eden batın içi kanamalara yol açar. Primolut-N
kullanan bir kadında şiddetli üst abdominal ağrı, karaciğerde büyüme veya batın içi kanama bulguları ortaya çıkması durumunda ayırıcı tanıda bir karaciğer tümörü göz
önüne alınmalıdır.
• Diğerleri
Hastada şeker hastalığı mevcutsa yakın medikal takip gereklidir.
Özellikle kloazma gravidarum öyküsü olan kadınlarda kloazma bazen gelişebilir.
Kloazmaya eğilimi olan kadınlar Primolut-N kullanımı sırasında güneş ışığından veya
ultraviyole ışınlarından sakınmalıdır.
Depresyon öyküsü olan hastalar dikkatle gözlenmeli ve depresyon ciddi boyutlara
ulaşırsa tedavi kesilmelidir.
Noretisteron, etinilestradiol’a parsiyel dönüşümü nedeniyle estrogenik özellikler de
taşır (Bkz. Farmakokinetik Özellikler). Pazarda bulunduğu uzun süre boyunca
estrogene bağlı güvenlik sorunları yaşanmamıştır.
• Muayene
Primolut-N kullanımına tekrar başlayacak ya da yeni başlayacak olanların
“Kontrendikasyonlar” ve “Uyarılar/Önlemler” bölümleri dikkate alınarak anamnezi tam
olarak alınmalı ve fizik muayenesi yapılmalı ve bunlar Primolut-N kullanımı boyunca
periyodik olarak tekrarlanmalıdır. Bu değerlendirmelerin sıklığı ve içeriği her
kullanıcıya göre adapte edilmeli ancak genel olarak kan basıncı, memeler, batın ve
pelvik organları ve aynı zamanda servikal sitolojiyi de içermelidir.
• İlacın derhal kesilmesi için nedenler
Migren türünde başağrılarının ilk defa ortaya çıkması, ya da alışılmamış şiddette sık
başağrıları, ani duyu bozuklukları (örn. görme ya da işitme bozuklukları),
tromboflebitlerin ya da tromboembolik belirtilerin ilk işaretleri (örn. bacaklarda
alışılmışın dışında ağrılar yada bacakların şişmesi, nefes alırken ya da öksürürken,
belirgin bir nedeni olmaksızın oluşan batıcı ağrılar), göğüste ağrı ve sıkışma hissi,
planlanan ameliyatlar (6 hafta önce), immobilizasyon (örneğin kazalardan sonra),
sarılık başlangıcı, anikterik hepatit başlangıcı, jeneralize kaşıntı, önemli tansiyon
yükselmeleri, gebelik.
Gebelik ve laktasyon
Gebelik kategorisi X’dir.
Primolut-N’in gebelik sırasında kullanımı kontrendikedir.
Primolut-N laktasyon sırasında kullanılmamalıdır.
Araç ve makina kullanımına etkisi
Araç ve makina kullanımı üzerine etkisi yoktur.

İlacın Yan Etkileri

Yan etkiler/advers etkiler Primolut-N alımının ilk başladığı aylarda daha sık görülür ve
tedavi süresince azalır. Primolut-N kullanıcılarında “Uyarılar Önlemler” bölümünde
sayılan yan etkilere ek olarak, her zaman nedensel ilişki kurulamasa da aşağıdaki
istenmeyen etkiler bildirilmiştir.

Endometriyozis endikasyonunda, düzensiz kanama, lekelenme ve amenore de dahil
olmak üzere kanama paterni değişiklikleri oluşabilir.

BEKLENMEYEN BIR ETKI GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

İlacın Etkileşimleri

Seks hormonlarının artmış klirensine yol açan ilaç etkileşimleri, terapötik etkinlikte
azalmaya yol açabilir. Bu, karaciğer enzimleri ile etkileşme özelliği olan (fenitoin,
barbitüratlar, primidon, karbamazepin ve rifampisin dahil olmak üzere) birçok ilaçla
gösterilmiştir; griseofulvin, okskarbazepin ve rifabutin için de kuşkular vardır.
• Laboratuvar testleri

Progestagenlerin kullanılması, karaciğer, tiroid, adrenal ve renal fonksiyonların
biyokimyasal parametrelerini, kortikosteroid bağlayıcı protein ve lipid/lipoprotein
fraksiyonları gibi (taşıyıcı) proteinlerin plazma düzeylerini ve karbonhidrat
metabolizması, koagulasyon ve fibrinoliz parametrelerini içeren bir grup laboratuvar
testinin sonuçlarını etkileyebilir.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Tabletler çiğnenmeden bir miktar sıvı ile yutulur.
Kullanıcının tabletleri tarif edildiği şekilde almayı unutması durumunda Primolut-N’in
etkinliği azalabilir. Kullanıcı, unuttuğunu farkeder farketmez sadece unutulan son
tableti almalı ve izleyen günde tablet alımına herzamanki saatinde devam etmelidir.
Eğer kontraseptif korunma gerekiyorsa, ek olarak hormonal olmayan kontraseptif
önlemler alınmalıdır.
• Disfonksiyonel kanamalar
10 gün süre ile günde 3 defa 1 tablet Primolut-N alınır. Organik lezyonlara bağlı
olmayan kanama olgularının çoğunda bu tedavi ile kanama 1-3 günde kesilir, yine de
tedavinin başarısından emin olabilmek için Primolut-N 10 gün boyunca
kullanılmalıdır. Tedavinin tamamlanmasında 2-4 gün sonra, normal menstrüasyon
kanamasının yoğunluğu ve süresinde bir çekilme kanaması gerçekleşecektir.
Zaman zaman kanamanın başlangıçta kesilmesini takiben hafif bir kanama
görülebilir.

Bu durumda da tablet alımına ara verilmemeli ya da kesilmemelidir.
Eğer vajinal kanama doğru kullanıma rağmen kesilmezse, organik bir neden ya da
ekstra-genital bir faktör (ör. polipler, serviks ya da endometriyum kanseri, miyom,
düşüğe ait kalıntı, dış gebelik veya koagülasyon bozuklukları) gözönüne alınmalı,
gereken diğer değerlendirmeler yapılmalıdır. Bu durum kanamanın başlangıçta
kesilmesini takiben tablet alımı sırasında ağır bir kanamanın görüldüğü durumlar için
de geçerlidir.

PAXERA 20 MG 28 TABLET

İlaç Formülü

PAXERA film tablet 10 mg paroksetine eşdeğer paroksetin hidroklorür içerir. Boyar madde olarak Titanyum dioksit, D&C Yellow # 10 ve Sunset Yellow FCF içerir.

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

• Major Depresif Bozukluk tedavisinde endikedir. 
• Obsesif kompülsif bozukluk (OKB) tanısı alan hastaların semptomlarının tedavisinde endikedir. 
• Agorafobinin eşlik ettiği ya da etmediği panik bozukluğun tedavisinde endikedir. 
• Sosyal fobi olarak da bilinen sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisinde endikedir. 
• Yaygın anksiyete bozukluğu (GAD) tedavisinde endikedir.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Monoaminoksidaz inhibitörleri (MAOI) ya da tiyoridazin kullanan hastalarda kontrendikedir. 
Paroksetin ya da ilacın bileşimindeki diğer maddelere karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.

Uyarılar

İntihar: Major depresif bozuklukta intihar girişimi olasılığı mevcuttur ve belirgin remisyon sağlanana dek bu olasılık sürer. Yüksek riskli hastaya ilaç tedavisi başlanması yanında yakın takip gereklidir. Paroksetin reçetesi doz aşımı riskini azaltmak amacıyla, en düşük doz tabletlerle başlanmalıdır. 
Uzun QT sendromu/Torsades de Pointes’e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma oranını ciddi olarak yükseltebilirler. Bu nedenle bu tür ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır. 

Monoaminoksidaz inhibitörleri (MAOI) ile etkileşim potansiyeli: MAO inhibitörü ile birlikte serotonin geri alım inhibitörü kullanan hastalarda hipertermi, rijidite, miyoklonus, yaşamsal belirtilerde hızlı dalgalanmalarla birlikte otonom sistem dengesizliği içeren ciddi, bazen öldürücü olan reaksiyonlar ve aşırı ajitasyon, deliryum ve komaya dek gidebilen mental durum değişiklikleri bildirilmiştir.

Bu reaksiyonlar yakında bir MAO inhibitörüne başlamış ya da yakın zamanda bırakmış hastalarda da bildirilmiştir. Bazı olgularda nöroleptik malign sendroma benzer özellikler görülmüştür. İnsanlarda ilaç etkileşim çalışması olmamakla birlikte, paroksetin ile MAO inhibitörlerinin birlikte kullanımının etkilerine ait sınırlı hayvan çalışmaları, kan basıncını yükseltmek ve davranış eksitasyonuna neden olmak üzere sinerjik etki gösterebildiklerini düşündürmektedir. Bu nedenle, paroksetinin bir MAO inhibitörü ile birlikte ya da bir MAO inhibitörü ile tedavinin bırakılmasından sonraki 14 gün içinde kullanılmaması önerilmektedir.

İlacın Yan Etkileri

Sık görülen yan etkiler (en az %5) : Asteni, terleme, bulantı, iştahsızlık, sersemlik, uykusuzluk, tremor, sinirlilik, ejakülasyon bozukluğu, empotans, genital sistem bozuklukları, ağız kuruluğu, konstipasyon, 
Kilo ve yaşamsal belirtilerle ilgili değişiklikler: Kilo kaybı 

Bütün vücut: Seyrek olarak alerjik reaksiyonlar, ateş, ödem, halsizlik, ense ağrısı, adrenerjik sendrom, selülit, moniliyazis, ense sertliği, pelvik ağrı, peritonit, sepsis, ülser. 

Kardiyovasküler sistem: Sık olarak hipertansiyon, taşikardi, seyrek olarak bradikardi, hematom, hipotansiyon, migren, senkop, anjina pektoris, nodal aritmi, atriyal fibrilasyon, dal bloğu, serebral iskemi, serebrovasküler olay, konjestif kalp yetmezliği, kalp bloğu, kardiyak atımın azalması, miyokard enfarktüsü, solgunluk, flebit, pulmoner emboli, supraventriküler ekstrasistol, tromboflebit, tromboz, varis, vasküler baş ağrısı, ventriküler ekstrasistol. 

Sindirim sistemi: Seyrek olarak diş gıcırdaması, kolit, disfaji, geğirme, gastrit, gastroenterit, jinjivit, glosit, tükürük artışı, karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik, rektal kanama, ülseratif stomatit, kanlı diyare, kardiyospazm, kolelitiazis, duedonit, enterit, özafajit, fekal inkontinans, diş eti kanaması, hematemez, hepatit, ileit, ileus, barsak tıkanması, sarılık, melena, ağız ülserleri, peptik ülser, tükürük bezi genişlemesi, tükürük bezi iltihabı, mide ülseri, dilde renk değişikliği, dilde ödem, diş çürükleri. 

Endokrin sistem: Seyrek olarak diyabet, guatr, hipertroidizm, hipotroidizm, tiroidit. 

Kan ve lenf sistemi: Seyrek olarak anemi, lökopeni, lenfadenopati, purpura, anormal eritrositler, bazofili, kanama zamanında uzama, eozinofili, hipokrom anemi, demir eksikliği anemisi, lökositoz, lenfödem, anormal lenfosit, lenfositoz, mikrositik anemi, monositoz, normositik anemi, trombositemi, trombositopeni.


İlacın Etkileşimleri

Triptofan: Diğer serotonin geri alım inhibitörü olan ilaçlarda olduğu gibi paroksetin ile triptofan birlikte kullanıldığında ilaç etkileşimi ortaya çıkabilir. Bu durumda baş ağrısı, bulantı, terleme, sersemlik gibi yan etkiler bildirilmiştir. Sonuç olarak, paroksetin ve triptofanın birlikte kullanılması önerilmez. 

Monoamin Oksidaz İnhibitörleri: Bkz. UYARILAR/ÖNLEMLER 

Tiyoridazin: Bkz. UYARILAR/ÖNLEMLER 

Varfarin: Paroksetin ve varfarin arasında farmakodinamik bir etkileşim olabilir ve protrombin zamanı değişmezken kanama diyatezi artışına yol açabilir. Klinik deneyimin az olmasına rağmen paroksetin ve varfarinin birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır. 

Sumatriptan: SSRI ilaçlarla sumatriptanın birlikte kullanımında güçsüzlük, reflekslerde artış ve koordinasyon bozukluğu bildiren hastalar olmuştur. Sumatriptan ile SSRI (fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, sertralin) birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalı ve hastaya gerekli önerilerde bulunulmalıdır. 

Karaciğer metabolizmasını etkileyen ilaçlar: Paroksetinin metabolizması ve farmakokinetiği ilaç metabolize eden enzimleri indüklemek ya da baskılamak yoluyla etkileyebilir. 

Simetidin birçok sitokrom P450 (oksidatif) enzimini baskılar. Paroksetin ile birlikte kullanıldığında paroksetinin 20 mg’lık başlangıç dozu klinik etki gözlenerek artırılmalıdır. 

Fenobarbital birçok sitokrom P450 (oksidatif) enzimini indükler. Fenobarbütal kararlı kan konsantrasyonuna ulaştığında verilen 30 mg paroksetinin doz-konsantrasyon eğrisi altında kalan alan (AUC) ve T1/2 değerleri düşmüştür. 

Paroksetinin fenobarbital farmakokinetiği üzerindeki etkisi çalışılmamıştır.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Paroksetin doz aşımı ile ilgili olarak sıklıkla bildirilen yan etkiler uyku hali, koma, bulantı, tremor, taşikardi, konfüzyon, kusma ve sersemliktir.

Doz aşımında görülen diğer semptom ve belirtiler midriyazis, konvülziyonlar (status epileptikusu da içeren), ventriküler disaritmi (torsade de pointes), hipertansiyon, saldırgan reaksiyonlar, senkop, hipotansiyon, stupor, bradikardi, distoni, rabdomiyolizis, karaciğer fonksiyon bozukluğu semptomları (karaciğer yetmezliği, karaciğer nekrozu, sarılık, hepatit ve hepatik steatoz), serotonin sendromu, manik reaksiyonlar, miyoklonus, akut renal yetmezlik ve idrar retansiyonu. 

Doz aşımı tedavisi: Tedavi major depresif bozuklukların tedavisinde etkili olan ilaçların doz aşımında uygulanan genel önlemleri içerir. 

Yeterli hava yolu, oksijenlenme ve ventilasyon sağlanır. Kardiyak ritim ve yaşamsal belirtiler izlenir. Genel destek ve semptomatik tedaviler uygulanır. Kusturma önerilmez. Gerekirse, hava yolunu korumak için geniş bir orogastrik tüp ile gastrik lavaj yapılabilir. 
Aktif kömür verilmelidir.

İlacın dağılım hacmi geniş olduğundan diürezin artırılması, diyaliz, hemoperfüzyon ve kan transfüzyonu yarar sağlamaz. Paroksetinin bilinen özgün bir antidotu yoktur.

28.07.2009

İNFEX 200 MG 20 FİLM TABLET

İlaç Formülü

Sefpodoksim proksetil

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Alt solunum yolu enfeksiyonlarında (kronik bronşit, toplumda kazanılmış pnömoni, zatürree, kronik bronşitin akut bakteriyel alevlenmesi): Hastalık nedeni organizmalar Streptococcus pnemoniae, Haemophilus influenzae (beta laktamaz üreten suşlar dahil), Moxarella (Branhamelia) catarrhalis.

Üst solunum yolları enfeksiyonlarında (farenjit, bademcik iltihaplanması, akut orta kulak iltihabı, akut maksillar sinüzit): Hastalık nedeni organizmalar Streptococcus pyogenes, Haemophilus influenzae (beta laktamaz üreten suşlar dahil), Streptococcus pneumoniae (penisilin dirençli suşlar hariç), Moxarella (Branhamella) catarrhalis (beta laktamaz üreten suşlar dahil). Seksüel yolla bulaşan hastalıklarda (akut komplike olmayan üreteral ve servikal gonore): Hastalık nedeni organizma Neisseria gonorrheae (penisilinaz üreten suşlar dahil). Kadınlarda görülen akut komplike olmayan ano-rektal enfeksiyonlarda: Hastalık nedeni organizma Neisseria gonorrheae (penisilinaz üreten suşlar dahil).

Üriner enfeksiyonlarda (sistit): Hastalık nedeni organizmalar Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae, Proteus mirabilis, Staphylococcus saprophyticus. Cilt ve cilt eklentileri enfeksiyonları: Hastalık nedeni organizmalar Staphylococcus aureus (penisilinaz üreten suşlar dahil), Streptococcus pyogenes.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Sefpodoksim'e ya da sefalosporin grubu antibiotiklerden herhangi birine bilinen bir alerjisi olan hastalarda kontrendikedir.

Uyarılar

Penisiline karşı alerjisi olan hastalarda, sefpodoksime karşı da alerjik reaksiyonlar gözlenebilir. Böyle bir durumda ilaç kullanımına devam edilmemelidir. Yalancı membran koliti sefpodoksim dahil pek çok antibakteriyel ajanda tespit edilmiş ve hayati tehlike oluşturabileceği gözlenmiştir. Bu yüzden antibakteriyel ajan kullanımına bağlı olarak diyare görülen hastalarda, bu teşhis göz önünde bulundurulmalıdır. Antibiyotik kullanan ve yalancı membran koliti olan hastalarda, özel önlem göstererek kullanılmalıdır.

Orta ve ciddi şiddetteki etkilerde, sıvı ve elektrolit, protein sağlanması ve C.difficile'ye karşı oral antibakteriyel ilaç tedavisi düşünülmelidir. Gebelik kategorisi B'dir. Anneye sağlanacak yararın, fetüs üzerinde potansiyel zararından daha fazla olacağına inanılıyorsa kullanılmalıdır. Sefpodoksim anne sütüne geçer.

Eğer bebeklerde ciddi reaksiyonlar gözlenirse, ilacın anneye yararı göz önünde bulundurularak alımına karar verilir.

İlacın Yan Etkileri

%1'den az oranda görülen yan etkiler: Mantar enfeksiyonları, abdominal distansiyon, keyifsizlik, asteni, ateş, göğüs ve sırt ağrısı, üşüme, genel ağrı, anormal mikrobiyolojik test sonuçları, moniliyazis, alerjik reaksiyonlar, yüz ödemi, apse, bakteriyel enfeksiyonlar, parazit enfeksiyonları, lokal ağrı, ödem, konjestif kalp yetmezliği, migren, çarpıntı, vazodilasyon, hematom, hipotansiyon, hipertansiyon, kusma, hazımsızlık, ağız kuruluğu, midede gaz, iştah azalması, anoreksi, kabızlık, oral moniliyazis, gastrit, ağız ülseri, gastrointestinal bozukluklar, rektal bozukluklar, diş ve dilde bozukluk, susama, oral lezyonlar, boğaz kuruluğu diş ağrısı, idrar yapmada zorluk, anemi, su kaybı, periferal ödem,

kilo alma, miyalji, baş dönmesi, sersemlik, uykusuzluk, anksiyete, sinirlilik, titreme, serebral enfarktüs, konsantrasyon güçlüğü, kabus görme, konfüzyon, parestezi, astım, öksürük, epistakis, rinit, bronşit, dispne, plevral efüzyon, pnömoni, sinüzit, hırıltılı soluma, ürtiker, döküntü, prürit, terleme, makülopapüler döküntü, mantar dermatiti, deskuamasyon, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, güneş yanığı, vesikülobülloz döküntü, tat almada değişim, tat kaybı, gözde tahriş, kulak çınlaması, üriner enfeksiyonlar, hematüri, metroraji, disüri, sık idrara çıkma, penil enfeksiyon, proteinüri, vajinal ağrı, noktüri.

Çift doz alımına bağlı olarak %1'den çok görülen yan etkiler: Diyare, mide bulantısı, vajinal mantar enfeksiyonları, abdominal ağrı, deri döküntüsü, baş ağrısı, kusma, göğüs ağrısı, hipotansiyon, mantar deri enfeksiyonu, deri pullanması ve dökülmesi, menstural düzensizlik, genital kaşıntı, mide ve barsak gazı, salyada azalma, yalancı membran koliti, anafilaktik şok, iştah azalması, keyifsizlik, ateş, anksiyete, uykusuzluk, bitkinlik, baş dönmesi, kabus görme, yorgunluk, öksürük, epistaksis, tad duyusu azalması, göz kaşıntısı, kulak çınlaması.

Tek doz alımına bağlı olarak %1'den çok görülen yan etkiler: Diyare, mide bulantısı. Tek doz alımına bağlı olarak %1'den az görülen yan etkiler: Baş dönmesi, baş ağrısı, senkop, deri döküntüsü, vajinit, abdominal ağrı, anksiyete.

İlacın Etkileşimleri

Antasitlerin (sodyum bikarbonat ve alüminyum hidroksit) yüksek doz uygulaması veya H 2 blokerleri plazma doruk seviyelerini, sırasıyla, %24 ile %42 ve absorpsiyon süresini %27 ile %32 azaltır. Bu medikasyonlar ile absorpsiyon oranı değişmemektedir. Oral antikolinerjikler (propantelin gibi) doruk plazma seviyelerini (T maks da %47 artma) geciktirir, ancak absorpsiyon miktarını (EAA) etkilemez.

Diğer beta laktam antibiyotiklerle olduğu gibi, sefpodoksim'in böbreklerden salgılanması probenesidle inhibe edilmiştir ve EAA'da yaklaşık %31 artış ve sefpodoksim plazma seviyelerini gösteren dorukta %20 artışla sonuçlanmıştır. Sefpodoksim proksetil yalnız verildiğinde, nefrotoksisite gözlenmemesine rağmen, sefpodoksim proksetil nefrotoksik potansiyeli bilinen bileşiklerle verildiğinde böbrek fonksiyonun kontrol edilmesi önerilir.


İlacın Kullanılışı ve Dozu

Yetişkinler (13 yaş ve yukarısı): Toplumda kazanılmış akut pnömoni: Günlük toplam doz 400 mg, 12 saatte bir 200 mg, 14 gün. Kronik bronşitin akut bakteriyel alevlenmesi: Günlük toplam doz 400 mg, 12 saatte bir 200 mg, 10 gün. Komplike olmayan gonore (kadın ve erkek) ve rektal gonococcal enfeksiyonlar (kadın): Günlük toplam doz 200 mg, tek doz. Deri ve deri eklentileri: Günlük toplam doz 800 mg, 12 saatte bir 400 mg, 7-14 gün.

Farenjit ve/veya bademcik iltihabı: Günlük toplam doz 200 mg, 12 saatte bir 100 mg, 5-10 gün. Komplike olmayan idrar yolları enfeksiyonu: Günlük toplam doz 200 mg, 12 saatte bir 100 mg, 7 gün. Yeni doğan 5 aylık bebeklerde güvenliliği ve yararlılığı belirtilmemiştir.

27.07.2009

PEREBRON 10 MG 120 ML ŞURUP

İlaç Formülü

Oksolamin fosfat 50 mg/5 ml

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Solunum yollarının öksürükle birlikte olan veya olmayan larenjit, farenjit, trakeit, bronşit, bronşektaziyle grip ve soğuk algınlığına bağlı öksürüklerde endikedir.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Bilinen bir kontrendikasyonu yoktur.

İlacın Yan Etkileri

Çok nadir olarak aşırı duyarlı kişilerde hafif ürtiker, mide bulantısı ve kusma görülebilir. Ağız ve mukozada geçici ve hafif uyuşma hissedilebilir. Dozun azaltılması veya ilacın kesilmesiyle bu duyarlılıklar kaybolur.

İlacın Etkileşimleri

Antikoagülanlarla birlikte kullanıldığı zaman protrombin zamanının uzadığı saptanmıştır.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Genel olarak günde kg başına 15-25 mg dört eşit doza bölünerek yemekten sonra gerektiğinde eşit miktarda su ile sulandırılarak verilir.


26.07.2009

CABRAL 400 MG 24 DRAJE

CABRAL 400 MG 24 DRAJE

İlaç Formülü

Feniramidol HCl 400 mg

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Analjezik ve miyorelaksan etkilidir. Bel ağrıları, lumbago, siyatik, disk rahatsızlıkları, medikomekanik veya siropratik, örneğin su altı masajları gibi diğer tedavileri destekleyici olarak kullanılır. Kaslardaki gerginlikleri giderir, ağrıyı geçirir ve kramp halindeki iskelet kasının fonksiyonunu sağlar.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Feniramidole karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.

Uyarılar

Antikoagülanlarla birlikte alındığında kanama, oral antidiyabetiklerle karbonhidrat metabolizmasında değişiklik, antikonvülziflerle göz titremesi, görme bozuklukları, koordine olmayan hareketler ortaya çıkarsa ilacın kesilmeli ve gereken tedbirler alınmalıdır.

İlacın Yan Etkileri

Bazı duyarlı hastalarda midede dolgunluk veya bulantı, dilde yanma duyusu veya deri eksentemi yapabilir, fakat çabuk geçicidir. Uyuşukluk, kaşıntı ve deri döküntüleri görülebilir. Eğer hipersentivite veya deri döküntüleri oluşursa ilaç verilmesi durdurulur.

İlacın Etkileşimleri

Kumarin türevleri (antikoagülanlar), tolbutamid, oral antidiyabetik ve difenilhidantoinle tedavi gören hastalarda, bu ilaçların etkilerini artıracağından dikkatle kullanılmalıdır.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Günde 3 kez 1-2 draje, yemeklerden sonra çiğnenmeden yutulur.



25.07.2009

DİAFORMİN 1000 MG 100 FİLM TABLET

İlaç Formülü

Metformin HCI 1000 mg: 100 film tablet

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Diabetes mellitus'un; diyet ile normal bir vücut ağırlığının sağlanamadığı ve hipergliseminin önlenemediği ketonüri görülmeyen, yaşlı ve şişman diyabetiklerde ve metaploretik diyabette diyet ile birlikte; insülin ile tedavi edilen diyabetteki kan glukoz düzeyinin oynak olduğu olgularda ve insüline dirençli diabette, insülin ile birlikte ve sülfonilüre türevi olan antidiyabetiklerle iyi kontrol edilmeyen diyabette, bu ilaçlarla kombine olarak kullanılır.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Serum kreatinin düzeyinin (%1.5 mg/dl (erkeklerde), %1.4 mg/dl (bayanlarda)) yüksek olduğu organik ve fonksiyonel böbrek yetmezlikleri, konjestif kalp ve ağır karaciğer yetmezlikleri, asidoz (ketosidoz, laktik asidoz) enfeksiyon ya da gangren gibi komplikasyonlar gösteren diyabetiklerin tedavisi, alkolizm (akut ya da kronik), diyabetik prekoma ve koma, tek ilaç olarak insüline bağlı diyabetin, özellikle de jüvenil diyabetin tedavisinde kontrendikedir.

Uyarılar

Böbrek fonksiyonları bozuk olan yaşlı diyabetiklerde dikkatle kullanılmalı, çocuklarda ise kullanılmamalıdır. Sülfonilüre türevi antidiyabetiklerle kombine edildiği durumlarda, hipoglisemi oluşabileceğinden, kan şekeri düzeyi uygun aralıklarla kontrol edilmelidir. İnsüline bağımlı oynak kan şekeri olan diyabetiklere kan şekeri düzeyinin stabilizasyonunu temin amacıyla uygulanması, iki ilacın uygun oranlarının saptanması sürecinde hipoglisemi oluşması riskine karşı hastanelerde yapılmalıdır. Gebelik, ameliyat ve angiografilerden önce ve bunalım sırasında, emzirme dönemi, dehidrasyon, yakın zamanlarda geçirilmiş miyokard enfarktüsü, hipoglisemi ile birlikte görülen durumlarda kullanılmamalıdır.

İlacın Yan Etkileri

Bulantı, kusma ve diyare gibi gastrointestinal yan etkiler doza bağımlı olarak ve daha çok tedavinin başlangıç evresinde görülebilir ve genellikle kendiliklerinden kaybolur. Söz konusu yan etkiler yine de giderilemezse tedavi durdurulur. Nadiren ürtiker, halsizlik, kilo kaybı ve ağızda madeni tad gibi belirtiler görülebilir.

İlacın Etkileşimleri

Alkol, betablokerler ve MAO inhibitörleri Metforminin etkisini potansiyelize ederler. Alkol ayrıca laktik asidoz riskini arttırır. Bezofibrat ve klofibrat toleransını arttırabilirler, ilacın etkisini çoğaltabilirler. Kortikosteroidler, diazoksit, bumetanid, furosemid ve tiyazid grubu diğer diüretikler ve oral kontraseptifler antagonist etki göstererek dozun yeniden ayarlanmasını gerektirebilirler. Lityum tuzları glukoz toleransını azaltabilirler. Antikoagülanlarla etkileşebileceğinden birlikte kullanıldıkları durumlarda antikoagülan dozunun yeniden ayarlanması gerekebilir.

Metformin, B12 vitamini emilmesini azaltabilir. Bu nedenle sürekli tedavi gören hastaların B12 vitamini düzeyleri yılda bir kez ölçülmelidir. Tek başına kullanıldığı zaman hipoglisemiye neden olmaz. Ancak insülin ya da antidiyabetiklerin etkilerini arttırabileceği unutulmamalıdır. Metformin ile tedavi edilen hastalar alkol kullanmamalıdır.

İlacın Kullanılışı ve Dozu

Tip 2 diyabetli hastalardaki hipergliseminin tedavisi için sabit bir metformin dozu yoktur. Maksimum günlük doz erişkin için 2550 mg, çocuklar için (10-16 yaş arası) 2000 mg'dır. Metformin bölünmüş dozlarda yemek ile birlikte verilmelidir. Metformine hem gastrointestinal yan etkileri minimalize etmek açısından, hem de gerekli olan minimum dozu tespit edebilmek için, düşük doz ile başlamak gerekir.

Erişkinler: Günlük 1500 mg'ın altında klinik cevap beklenemez. Yine de düşük dozda başlamak ve kademeli olarak artırmak gastrointestinal semptomları minimalize etmek için tavsiye edilir. Metforminin genellikle başlangıç dozu yemeklerle birlikte verilen günde 2 defa 500 mg veya günde tek doz 850 mg'dır. Doz artışı, günlük doz 2000 mg'a kadar, haftada 500 mg veya 2 haftada 850 mg'ı aşmamalıdır. İki hafta sonra; günde 2 defa 500 mg'dan günde 2 defa 850 mg'a geçilebilir. Maksimum günlük doz 2550 mg'ın verildiği hastalarda ilave kan glukoz kontrolleri gereklidir. 2000 mg üzerindeki dozlar 3 kerede verildiğinde daha iyi tolere edilir. Çocuklar: Genellikle başlangıç dozu yemekler ile birlikte günde 2 defa verilen 500 mg metformindir. Doz artışı gerekli olduğunda haftada 500 mg olarak yapılmalıdır. Maksimum günlük doz 2000 mg'dır. Dozlar öğünlere bölünmüş şekilde verilmelidir. Diğer antidiyabetik tedaviden geçiş:

Bir başka standart oral hipoglisemik ajan tedavisinden (klorpropamid hariç) metformine geçerken, genellikle geçiş periyodu gerekli değildir. Klorpropamid kullanan hastalarda ise klorpropamid vücutta uzun süre bulunabileceği için, özellikle ilk 2 hafta hasta hipoglisemi yönünden dikkatli olarak takip edilmelidir. Erişkinlerde metformin ve oral sülfanilüre tedavisinin birlikte kullanımı:

Eğer hastalar metforminin maksimum dozuna 4 hafta süresince cevap vermemişler ise; daha önce sülfonilürelerle tedavi başarısız olmuş olsa bile metforminin maksimum dozuna devam ederken, oral sülfonilüreler kademeli olarak eklenmelidir. Metformin ve sülfonilürelerin birlikte kullanımı esnasında istenilen kan glukoz kontrolü her ilacın dozu ayrı ayrı değiştirilerek ayarlanabilir.

Eğer hasta 1 ile 3 ay süresince kombine tedaviye her 2 ilacın da maksimum dozu kullanılmasına rağmen yeterli cevabı vermemiş ise; insüline de geçmeyi içeren alternatif tedaviler düşünülmelidir.

24.07.2009

TRAVAZOL 15 GR KREM

İlaç Formülü

İzokonazol nitrat 1 %, Diflukortolon valerat 0.1 %

İlacın Endikasyonları - Kullanılması Gereken Durumlar

Şiddetli iltihabi veya ekzematöz reaksiyonlarla seyreden derinin yüzeysel mantar enfeksiyonlarının (örn. ayak parmakları arası, ellerde, kasık ve genital alanlarda) başlangıç ve ara tedavisi için uygundur.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

Tedavi alanında tüberkülotik veya lüetik süreçler bulunduğunda; virozlarda (örn. vaccina, varicella, zoster) kontrendikedir.

Uyarılar

Genel bir ilke olarak gebeliğin ilk aç ayında, kortikoid içeren lokal terapötikler büyük miktarlarda ya da uzun süre kullanılmamalıdır. Kadında gebelik veya emzirme döneminde uzun süre ve geniş alanlarda uygulandığında, yenidoğanlarda da bazı yan etkilerin oluşması (örn. gebeliğin son haftalarındaki uygulamalar sonucunda böbreküstü bezi fonksiyon bozuklukları) mümkündür.

Gram-negatif bakterilerin neden olduğu mikst enfeksiyonlarda ayrıca spesifik bir tedavi gerekebilir. Perioral dermatit ve rosacea'nın tedavisi için uygun değildir.

İlacın Yan Etkileri

Genelde çok iyi tolere edilir. Nadir olgularda lokal tahriş veya allerjik reaksiyonlar görülebilir. Geniş alanlara (vücut yüzeyinin %10'u ve fazlası) ve/veya uzun süreli (4 haftadan uzun) uygulamalarda deride atrofi, teleangiektaziler, striae, akne formunda belirtiler, perioral dermatit, hipertrikoz ve kortikoidin rezorbsiyonuna bağlı olarak sistemik etkiler ortaya çıkabilir.


İlacın Kullanılışı ve Dozu

Derinin mantar enfeksiyonlarında günde 1-2 kez enfekte bölgeyi tamamen örtecek şekilde topikal olarak uygulanır. Uygulamaya genellikle 2 hafta devam edilir.


23.07.2009

LUSTRAL SPECIAL 100 MG 28 FİLM TABLET

İlaç Formülü

LUSTRAL® oral uygulama için 50 mg sertraline eşdeğer sertralin hidroklorür ve boyar madde olarak titanyum dioksit içeren film kaplı çentikli tabletler halinde bulunur.

İlacın Kontrendikasyonları - Kullanılmaması Gereken Durumlar

LUSTRAL®, sertraline hassasiyeti olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOİ) alan hastalarda birlikte kullanım kontrendikedir (Bkz.
Uyarılar / Önlemler).
LUSTRAL® beraberinde pimozid kullanan hastalarda kontrendikedir. (İlaç Etkileşmeleri
bölümüne bakınız)





22.07.2009

Abilify 30 Mg 28 Tablet

Formülü:
Aripiprazol, 10-15-30 mg.
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:

Akut Şizofreni epizodlarının tedavisinde ve idame tedavisi sırasında klinik düzelmenin devamlılığında.
Kontrendikasyonları:
Enapril'e karşı aşırı duyarlılığı bilinen hastalarda kullanılmamalıdır.
Uyarılar/Önlemler:
Aşağıdaki tıbbi sorunların varlığı durumunda Enapril çok dikkatli kullanılmalıdır.
-Otoimmün hastalıklar, özellikle sistemik Lupus eritematozus (nötropeni veya agranülositoz riski artar),
-Kemik iliği depresyonu,
-Serebrovasküler yetmezlik,
-Diabetes mellitus (hiperkalemi riski),
-Hiperkalemi,
-Renal arter stenozu; bilateral veya soliter böbrekte (BUN, kreatinin yükselmesi),
-Renal fonksiyon bozukluğu (hiperkalemi riski artar, enalaprilat retansiyonu oluşur),
-Sodyum kısıtlaması veya diyaliz uygulanan hastalar (hipotansiyon riski),
-Primer karaciğer hastalıkları,
-Aort ve mitral stenozu, hipertrofik kardiyomiyopati,
-Primer hiperaldosteronizm,
-Böbrek transplantasyonu sonrası,
-Çok ender olarak ilk kullanımdan sonra semptomatik hipotansiyon görülebilir.
-Kan basınçları normal veya normalin alt sınırında seyreden konjestif kalp yetmezlikli hastalarda Enapril tedavisi kan basıncını daha da düşürebilir.
-Böbrek yetmezliğinde ilacın doz veya kullanım sıklığının azaltılması gerekir.
-Diüretiklerle kombine tedavi sırasında böbrek fonksiyonu normal bile olsa bazen BUN ve kreatinin yükselebilir.
-Nadiren anjionörotik ödem ve fetal dispne ile karakterize larinks ödemine neden olduğu bildirilmiştir. Böyle durumlarda tedavi derhal kesilmeli ve uygun önlemler alınmalıdır. 

Gebelik ve Emzirme Dönemlerinde Kullanımı:

Hayvan deneylerinde fetal toksik etki saptandığından gebelikte kullanımı önerilmez.Genel kural olarak ACE inhibitörleri ile tedavi sırasında emzirmekten sakınılmalıdır. ACE inhibitörleri plasentadan geçtiği için,fetusun kan basıncını düzenleyen mekanizmaları bozabileceği düşünülebilir.

İkinci ve üçüncü trimesterdeki ilaç kullanımı sonrası yeni doğanlarda oligohidraminos, hipotansiyon, oligüri, anüri vakaları ve kafatası kemikleşmesinde bozukluklar bildirilmiştir. Bu dönem içinde ilaç kullanımı prematüre ve düşük kilolu doğumlara yol açabilir. Bu nedenle tüm ACE inhibitörleri gibi Enalapril maleat gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde kullanılmamalıdır. Çocuklarda kullanım emniyeti ve etkinliği henüz saptanmamıştır.

Yan etkiler/Advers etkiler:
Enapril genellikle iyi tolere edilir. Yan etkilerin çoğu hafif ve geçici olup tedavinin kesilmesini gerektirmez. En sık görülen yan etkileri baş ağrısı, baş dönmesi ve yorgunluk hissidir. Nadir olarak aşağıdaki yan etkiler ortaya çıkabilir;

Kardiyovasküler sistem: Senkop, ortostatik hipotansiyon, çarpıntı, gögüs ağrısı.
Santral sinir sistemi:Uykusuzluk, parestezi, somnolans.
Gastrointestinal sistem:Karın ağrısı, bulantı, kusma, diyare.
Diğer; dispne, öksürük, anjioödem, pruritus, raş, hiperhidroz; BUN ve kreatininde geçici yükselmeler ortaya çıkabilir. Bu durum özellikle sıvı kaybı ve renovasküler hipertansiyonu olan hastalarda görülür. Serum potasyum seviyelerinde minimal bir yükselmeye yol açabilir. Hemoglobin ve hematokritte minimal düşme, karaciğer enzimlerinde minimal yükselme ve çok nadir olarak lökopeni görülebilir. Konjestif kalp yetmezliği nedeni ile Enapril alan hastaların %1'inde proteinüri saptanmıştır.
İlaç etkileşimleri:
Nonsteroidal antienflamatuar analjezikler (özellikle indometazin), östrojen ve sempatomimetikler Enalaprilin antihipertansif etkisini antagonize edebilirler Potasyum tutucu diüretiklerle (amilorid, spironolakton, triamteren gibi) kullanılmamalıdır. Kemik iliği depresanları nötropeni riskini arttırır.Diüretikler ve renin salınımına yol açan ajanlarla kullanılması kan basıncında aşırı düşmeye yol açabilir.Enapril alkolün etkisini artırabilir.Allopurinol nötropeni riskini artırabilir.

Lityum tuzlarının serum konsantrasyonu artabilir. Diyetle fazla tuzlu verilmesi antihipertansif etkiyi azaltabilir.
Kullanım şekli ve dozu:
Doktor tarafından başka bir şekilde önerilmediği taktirde;
Enapril Tablet yemeklerle beraber, aç veya tok karına alınabilir.

Ortalama erişkin dozu:
1.Antihipertansif tedavide:

Başlangıç dozu;günde tek doz halinde 5 mg'dır.Doz, 1-2 hafta sonra alınan yanıta göre ayarlanır.İdame dozu; genellikle günde 10 ile 40 mg olup, 1 veya 2 defada verilir. Kan basıncı tek başına Enapril ile kontrol edilemiyorsa bir diüretik eklenebilir. Daha önceden diüretik tedavisi uygulanan hastalarda ve böbrek yetmezliği vakalarında (glomerüler filitrasyon oranının 30 ml/dak'nın altında olduğu vakalar) tedaviye 2.5 mg ile başlanmalıdır.

Mümkün olan vakalarda diüretik, Enapril tedavisine başlamadan 2-3 gün önce kesilmelidir.

2.Konjestif kalp yetmezliğinde:
Başlangıç dozu;Günde 2.5 mg'dır. Doz 1-2 hafta sonra,alınan klinik yanıta göre ayarlanır.İdame dozu:Günde 10 ila 40 mg arasında olup 1 veya 2 defada verilir.

3.Renovasküler hipertansiyonda; Bu hastalarda,arter basıncı ve böbrek fonksiyonları ACE inhibisyonuna karşı özel bir duyarlılık gösterirler.Bu nedenle tedaviye düşük dozla (5 mg/gün) başlanır ve alınan yanıta göre doz ayarlanır.Genellikle günde 20 mg yeterli olmaktadır.

Böbrek fonksiyon bozukluğunda doz ayarı; böbrek fonksiyonu normal ve kreatinin klerensi 80'in (ml/dk) üstünde olan hastalarda başlangıç dozu 5 mg/gün , böbrek fonksiyonunda hafif azalmanın söz konusu olduğu kreatinin klerensinin 30(ml/dk)'dan fazla 80'den düşük olduğu serum kreatinin değerinin 3(mg %) 'den az olduğu vakalarda başlangıç dozu 5 mg/gün , orta şiddetli yetmezlik vakalarında, kreatinin klerensinin 30(ml/dk) veya daha düşük olduğu, serum kreatinin değerinin 3(mg %) 'den yüksek olduğunda başlangıç dozu 2.5 mg/gün . Hemodializ hastalarında, dializ günlerinde başlangıç dozu 2.5 mg/ gün dozunda verilmelidir.

Not: Geriatrik hastaların ortalama erişkin dozuna karşın duyarlıkları azalmış veya artmış olabilir

Aşırı Doz ve Tedavisi :
Aşırı doz kullanımı ile ilgili yeterli veri mevcut değildir. Ancak en sık görülebilecek bulgu geçici veya tedavi gerektirecek ölçüde bir hipotansiyondur. Gerekirse i.v. yoldan sıvı verilmelidir. Enalapril maleat dializle vücuttan uzaklaştırılabilir.

21.07.2009

A-ferin Sinus 20 Film Tablet

Formülü:
Parasetamol,160 mg; Klorfeniramin maleat 1 mg; Psodoefedrin Hcl, 15 mg.
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
Grip ve soğuk algınlığının semptomatik tedavisinde.
Kontrendikasyonları:
İritasyon ve kimyasal yanıklara yol açabileceğinden okluzif pansumanlarda kullanılmaz.Kullanılmamalıdır.
Uyarılar/Önlemler:
Benzalkonium klorid çözeltisi, kuvvetli sabun çözeltileriyle kloroksilenol ve lizol 

çözeltileri gibi sabun içeren antiseptiklerle, aniyonik deterjan bulunan çözeltilerle karıştırılmamalıdır.Kalsium, demir, mağnesium, aliminyum gibi katyonlarla etkileştiği için çözeltileri çeşme suyu ile değil distile su hazırlanmalıdır.Yanlışlıkla içildiğinde, (toksik dozu 1-3 gr./gün arasındadır).Zehirlenme belirtileri, bulantı, kusma son devrede kollaps ve komadır.Çözelti öncelikle yemek borusu ve mide bağırsak kanalında lokal iritasyon yapar. Aşırı dozlarda alınmasından sonra huzursuzluk anksiyete,dispne, siyanoz,konvilsiyon, adale zaafiyeti ve solunum kasları paralizisi sonucu ölüm görülecektir.

Tedavide kusturma ve mide lavajı uygulanır, sonra hastaya süt, yumurta akı ya da sabun solusyonu verilir. Solunum oksijenle desteklenir; konvülsüyonlar için kısa etkili barbitüratlar veya i.v. dezanpan verilir

Kullanmadan önce kullanım klavuzunu dikkatlice okuyunuz. 

Kullanmakta olduğunuz ilaç varsa muhakkak doktorunuza veya eczacınıza bildiriniz
Yan etkiler/Advers etkiler:
Haricen, belirtilen konsantrasyonlarda kullanıldığında belirgin bir yan etkisi yoktur.İstenmeyen bir etki görüldüğü zaman Sağlık Bakanlığı Türk İlaç Advers Etkilerini İzleme ve Değerlendirme Merkezi ( TADMER )' bildiriniz.
İlaç etkileşimleri:
Zefsolin solusyon aşağıdaki maddelerle geçimsizdir .Alimümyum, benzilefedrin, % 5 borik asit,karamel, sitrit asit etil baraben hidrojen paroksit, iyot, kokalin, lanolin,fizostigmin, pilocarpin nitrat (% 3 veya daha yoğun) 
potansium permanganat, saponin ( % 0,1-0,5 ) silikatlar, gümüş tuzlari,sodium 
sitrat ve tartarat,sodium lorilsulfat, sulfapiridin, sulfatiyazol sodium, sentetik kauçuk metaryal, tartarik asit, çinko oksit,çinko peeroksit ve çinko sülfat.
Kullanım şekli ve dozu:
Zefsolin Solusyon aşağıdaki oranda seyreltilerek, yalnızca haricen kullanılır.
Seyreltme muhakkak distile suyla yapılmalıdır. 

•Yara temizliği ( kesik, sıyrık ) ; konsantrasyonu :1/1000 -1/5000 seyreltme oranı :1/100-1/500

•Cilt dezenfeksiyonu ; konsantrasyonu : 1/1000 - 1/2000 seyreltme oranı: 1/100-1/200 

• Genel dezenfektan olarak ; konsantrasyonu : 1/1000 - 1/8000 seyreltme oranı: 1/100-1/800

• Mesane yıkanması; konsantrasyonu: 1/5000 - 1/20000 seyreltme oranı: 1/500-1/2000

• Vajinal yıkama ; konsantrasyonu: 1/2000 - 1/5000 seyreltme oranı: 1/200-1/500

• Göğüs, meme ucu hijyenik bakımı ; konsantrasyonu :1/1000-1/2000 seyreltme oranı :1/100-1/200

•Giysilerin sterilizasyonu ; konsantrasyonu: 1/4000 seyreltme oranı: 1/400

•Cerrahi alet dezenfeksiyonunda ; konsantrasyonu:1/1000 seyreltme oranı:1/1
•Aletlerin korunması için kullanılacak solüsyona %0.1 sodium nitrit ilave edildiğinde paslanma önlenir.

19.07.2009

A-ferin 30 Forte Film Tablet

Formülü:
Her flakon'un içeriği (5 ml )

Etken madde : 5-Fluorourasil (USP)250 mg
Solubilizan ajan: Tromethamine (USP)420 mg 
Çözücü: Enjeksiyonluk su q.s.p. 5 ml 
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:

Grip ve soğuk algınlığına bağlı burun tıkanıklığı ve burun akıntısı, aksırma, burun ve boğazda kaşıntı, baş ağrısı, adale ağrısı, boğaz ağrısı, vücut kırıklığı, ateş, nezle, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi durumlarda kullanılır.
Kontrendikasyonları:
Etken maddelerden birine karşı aşırı duyarlılık halinde kullanılmamalıdır.
Uyarılar/Önlemler:
A-ferin forte tablet, sedasyona yol açabilir. Bu nedenle dikkat gerektiren makinalarda çalışanlarda, tehlikeli ve/veya yüksek yerlerde çalışanlarda veya vasıta kullananlarda kazaya neden olabileceğinden A-ferin forte tablet kullanımı sırasında bu gibi işler yapılmamalıdır. Hipertansiyon, ciddi kardiyovasküler bozukluk, hipertiroidizm, diyabet, astma, glokom, amfizem, kronik akciğer hastalığı, böbrek bozukluğu, prostat hipertrofisine bağlı idrar retansiyonu gibi durumlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hastalık belirtilerinin düzelmemesi veya 3 günden fazla ateş halinde doktorunuza danışınız.

7 günden fazla kullanılmamalıdır. Doktor tarafından önerilmedikçe gebe ya da emziren kadınlarda kullanılmamalıdır. 12 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Kullanırken ilaç etkileşmeleri göz önüne alınmalıdır.

Yan etkiler/Advers etkiler:
Deri döküntüsü, görme bulanıklığı, taşikardi, baş dönmesi, nadiren gastrointestinal bozukluk, sedasyon, ağız kuruluğu görülebilir.
İlaç etkileşimleri:

Antihistaminikler alkol ve antidepresanların etkilerinde artmaya yol açabilirken fenilpropanolamin'in b-adrenerjik blokerlerle beraber kullanılması taşikardiye neden olabilir. MAO inhibitörleri antihistaminiklerin antimuskarinik ve merkezi depresan etkileri ile fenilpropanolamin'in vazopressör ve kardiyak stimulan etkilerinde artışa, etki sürelerinde uzamaya neden olabilirler.

Birlikte kullanılmamalıdır. Antiepileptikler, barbitüratlar, trisiklin antidepresanlar, alkol, parasetamol'ün yarı ömrünü uzatabilirler. Antikonvülzanlar ve steroid yapılı oral kontraseptifler uzun süre kullanıldığında karaciğerde enzim indüksiyonu yapabilirler. Buna bağlı olarak parasetamol'ün etkinliğinde azalma görülebilir.

Metaklopramid parasetamol absorbsiyonunu hızlandırabilir.
Kullanım şekli ve dozu:
12 yaş ve üzerinde:
Günde; 6 saat ara ile 1 tablet önerilir. Gereğinde 4 saat ara ile 1 tablet uygulanabilir. Günde 6 tabletten fazla kullanılmamalıdır.
Şurup:günde;1-2 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 1/2 ölçek, 2-6 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 1 ölçek ve 6-12 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 2 ölçektir.3 yaş altındaki çocuklarda hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

DOZ AŞIMI VE TEDAVİSİ:

Doz aşımı halinde; baş ağrısı, baş dönmesi, gerginlik, konfüzyon, halusinasyon, konvülziyonlar, taşikardi, aritmi görülebilir.
Gastrik lavaj yapılıp semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Aktif kömür veya spesifik parasetamol antidotu olan N-asetil sistein ilk 16 saat içinde uygulanır. N-asetil sistein uygulanacaksa önceden verilen aktif kömür ya lavaj ile temizlenmeli veya verilmemelidir. Hemodiyaliz ve hemoperfüzyon yapılabilir.

A-ferin 100 ml Pediatrik Şurup

Formülü:
Her flakon'un içeriği (5 ml )

Etken madde : 5-Fluorourasil (USP)250 mg
Solubilizan ajan: Tromethamine (USP)420 mg 
Çözücü: Enjeksiyonluk su q.s.p. 5 ml 
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
Grip ve soğuk algınlığına bağlı burun tıkanıklığı ve burun akıntısı, aksırma, burun ve boğazda kaşıntı, baş ağrısı, adale ağrısı, boğaz ağrısı, vücut kırıklığı, ateş, nezle, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi durumlarda kullanılır.
Kontrendikasyonları:
Etken maddelerden birine karşı aşırı duyarlılık halinde kullanılmamalıdır.
Uyarılar/Önlemler:

A-ferin forte tablet, sedasyona yol açabilir. Bu nedenle dikkat gerektiren makinalarda çalışanlarda, tehlikeli ve/veya yüksek yerlerde çalışanlarda veya vasıta kullananlarda kazaya neden olabileceğinden A-ferin forte tablet kullanımı sırasında bu gibi işler yapılmamalıdır. Hipertansiyon, ciddi kardiyovasküler bozukluk, hipertiroidizm, diyabet, astma, glokom, amfizem, kronik akciğer hastalığı, böbrek bozukluğu, prostat hipertrofisine bağlı idrar retansiyonu gibi durumlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hastalık belirtilerinin düzelmemesi veya 3 günden fazla ateş halinde doktorunuza danışınız.

7 günden fazla kullanılmamalıdır. Doktor tarafından önerilmedikçe gebe ya da emziren kadınlarda kullanılmamalıdır. 12 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Kullanırken ilaç etkileşmeleri göz önüne alınmalıdır.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Deri döküntüsü, görme bulanıklığı, taşikardi, baş dönmesi, nadiren gastrointestinal bozukluk, sedasyon, ağız kuruluğu görülebilir.
İlaç etkileşimleri:

Antihistaminikler alkol ve antidepresanların etkilerinde artmaya yol açabilirken fenilpropanolamin'in b-adrenerjik blokerlerle beraber kullanılması taşikardiye neden olabilir.

MAO inhibitörleri antihistaminiklerin antimuskarinik ve merkezi depresan etkileri ile fenilpropanolamin'in vazopressör ve kardiyak stimulan etkilerinde artışa, etki sürelerinde uzamaya neden olabilirler. Birlikte kullanılmamalıdır. Antiepileptikler, barbitüratlar, trisiklin antidepresanlar, alkol, parasetamol'ün yarı ömrünü uzatabilirler. Antikonvülzanlar ve steroid yapılı oral kontraseptifler uzun süre kullanıldığında karaciğerde enzim indüksiyonu yapabilirler. Buna bağlı olarak parasetamol'ün etkinliğinde azalma görülebilir.

Metaklopramid parasetamol absorbsiyonunu hızlandırabilir.
Kullanım şekli ve dozu:
12 yaş ve üzerinde:

Günde; 6 saat ara ile 1 tablet önerilir. Gereğinde 4 saat ara ile 1 tablet uygulanabilir. Günde 6 tabletten fazla kullanılmamalıdır.
Şurup:günde;1-2 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 1/2 ölçek, 2-6 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 1 ölçek ve 6-12 yaş arası çocuklarda 4-6 saat arayla 2 ölçektir.3 yaş altındaki çocuklarda hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

DOZ AŞIMI VE TEDAVİSİ:

Doz aşımı halinde; baş ağrısı, baş dönmesi, gerginlik, konfüzyon, halusinasyon, konvülziyonlar, taşikardi, aritmi görülebilir.
Gastrik lavaj yapılıp semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Aktif kömür veya spesifik parasetamol antidotu olan N-asetil sistein ilk 16 saat içinde uygulanır. N-asetil sistein uygulanacaksa önceden verilen aktif kömür ya lavaj ile temizlenmeli veya verilmemelidir. Hemodiyaliz ve hemoperfüzyon yapılabilir.

18.07.2009

Alvastin 40 Mg 30 Tablet

Formülü:
Atorvastatin, 10-20-40 mg
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:

Kolesterol ve trigliserid düşürücü.
Kontrendikasyonları:
Tiyokolşikoside aşırı duyarlığı olanlarda, adale hipotonisinde ve gevşek paralizide kontrendikedir. Gebeliğin 1. trimesterinde ve emziren kadınlarda kullanılmamalıdır. Antikoagülan tedavisi altında olanlarda ve kanama problemleri olanlarda kullanımı kontrendikedir.
Uyarılar/Önlemler:
Gebelerde kullanımı: Gebelik kategorisi, C'dir. Gebelerde 1. trimesterde kullanımı kontrendikedir. Gebeliğin diğer dönemlerinde, eğer hekim, ilacın gebe kadına sağlayacağı yararın fötus üzerindeki potansiyel riskini haklı göstereceğine inanıyorsa kullanılmalıdır.
Emzirenlerde kullanımı: İlacın anne sütüne geçmesi nedeniyle laktasyon dönemi boyunca tiyokolşikosid kullanımı önerilmemektedir.
Yan etkiler/Advers etkiler:
İ.M. uygulama sonrasında nadir olarak tansiyon düşmesi, geçici bilinç bulanıklığı veya eksitasyon bildirilmiştir. Tiyokolşikoside karşı aşırı duyarlığa bağlı olarak deri belirtileri ortaya çıkabilir.
İlaç etkileşimleri:
Herhangi bir etkileşim bildirilmemiştir. Ancak, benzer etkideki diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.
Kullanım şekli ve dozu:
Günde 2 defa 1 ampul (4 mg) İ.M. uygulanır. Şiddetli kas kramplarında tedaviye günde 2 defa İ.M. uygulanan 1 ampul (4 mg) ile başlanır. Ampul formu ile önerilen tedavi süresi, 3-5 gündür. Gerekirse tedavi 5-7 gün, oral olarak günde 2 defa 2 tablet (8 mg) ile sürdürülür.

Fizik tedavi seanslarında hazırlık için: kas gevşetici etkinin elde edilmesi amacıyla gereken süre (İ.M. enjeksiyondan sonra 30-40 dakika) göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuklar: Tiyokolşikosidin çocuklarda kullanımı önerilmemektedir.

Doz Aşımı ve Tedavisi
Doz aşımı bildirilmemiştir. Böyle durumlarda semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanır.

17.07.2009

Alvastin 40 Mg 30 Tablet

Formülü:
Atorvastatin, 10-20-40 mg
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
Kolesterol ve trigliserid düşürücü.
Kontrendikasyonları:
Tiyokolşikoside aşırı duyarlığı olanlarda, adale hipotonisinde ve gevşek paralizide kontrendikedir. Gebeliğin 1. trimesterinde ve emziren kadınlarda kullanılmamalıdır. Antikoagülan tedavisi altında olanlarda ve kanama problemleri olanlarda kullanımı kontrendikedir.
Uyarılar/Önlemler:
Gebelerde kullanımı: Gebelik kategorisi, C'dir. Gebelerde 1. trimesterde kullanımı kontrendikedir. Gebeliğin diğer dönemlerinde, eğer hekim, ilacın gebe kadına sağlayacağı yararın fötus üzerindeki potansiyel riskini haklı göstereceğine inanıyorsa kullanılmalıdır.
Emzirenlerde kullanımı: İlacın anne sütüne geçmesi nedeniyle laktasyon dönemi boyunca tiyokolşikosid kullanımı önerilmemektedir.
Yan etkiler/Advers etkiler:
İ.M. uygulama sonrasında nadir olarak tansiyon düşmesi, geçici bilinç bulanıklığı veya eksitasyon bildirilmiştir. Tiyokolşikoside karşı aşırı duyarlığa bağlı olarak deri belirtileri ortaya çıkabilir.
İlaç etkileşimleri:
Herhangi bir etkileşim bildirilmemiştir. Ancak, benzer etkideki diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.
Kullanım şekli ve dozu:
Günde 2 defa 1 ampul (4 mg) İ.M. uygulanır. Şiddetli kas kramplarında tedaviye günde 2 defa İ.M. uygulanan 1 ampul (4 mg) ile başlanır. Ampul formu ile önerilen tedavi süresi, 3-5 gündür. Gerekirse tedavi 5-7 gün, oral olarak günde 2 defa 2 tablet (8 mg) ile sürdürülür.

Fizik tedavi seanslarında hazırlık için: kas gevşetici etkinin elde edilmesi amacıyla gereken süre (İ.M. enjeksiyondan sonra 30-40 dakika) göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuklar: Tiyokolşikosidin çocuklarda kullanımı önerilmemektedir.

Doz Aşımı ve Tedavisi
Doz aşımı bildirilmemiştir. Böyle durumlarda semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanır.

14.07.2009

ANAFRANIL 25 MG 30 DRAJE

İlaç Formülü

Her divitab (bölünebilir tablet) 75 mg klomipramin hidroklorür içerir. Yardımcı maddeler : Kırmızı demir oksit ve titanyum dioksit.

Endikasyonları

Etiyolojisi ve semptomları değişik depresif durumların tedavisi, obsesif-kompülsif sendromlar, fobiler ve panik ataklar, narkolepsiye eşlik eden katapleksi, kronik ağrılı durumlar, enürezis noktürna (sadece beş yaşından büyük hastalarda ve organik bir nedene bağlı olmayan durumlarda).

Kontrendikasyonları

Klomipramine ve preparat içindeki herhangi bir yardımcı maddeye karşı aşırı duyarlık veya dibenzazepin grubu trisiklik antidepresanlara karşı çapraz-duyarlığı olan kişilerde kullanılmamalıdır. Anafranil bir MAO inhibitörü ile kombinasyon şeklinde veya MAO inhibitörü ile tedaviden önceki veya sonraki 14 gün içinde verilmemelidir (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”). Ayrıca moklobemid gibi selektif, reversibl MAO-A inhibitörleri ile birlikte kullanımı kontrendikedir. Kısa bir süre önce miyokard enfarktüsü geçirmiş kişilere verilmemelidir.

Uyarılar Önlemler

Trisiklik antidepresanların konvülsiyon eşiğini düşürdüğü bilinmektedir ve Anafranil bu nedenle, epilepsili hastalarda ve örn; etiyolojisi değişik beyin hasarında, nöroleptiklerle birlikte kullanımda, alkol veya antikonvülsif özellikteki ilaçların (örn; benzodiazepinler) yoksunluğu gibi hazırlayıcı faktörler olan hastalarda büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Nöbetlerin oluşumu doza bağlıdır.

Bu nedenle, tavsiye edilen toplam günlük Anafranil dozu aşılmamalıdır. Anafranil kardiyovasküler bozuklukları, özellikle kardiyovasküler yetmezliği, kondüksiyon bozuklukları (örn. atriyoventriküler blok 1.-3.derece) veya aritmileri olan hastalara özel bir dikkatle verilmelidir. Bu tip hastalarda ve ayrıca yaşlı hastalarda kalp fonksiyonunun izlenmesi ve EKG gereklidir. Antikolinerjik özelliklerinden dolayı Anafranil, artmış intraoküler basıncı, dar açılı glokomu veya idrar tutukluğu (örn. prostat hastalıkları) olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Şiddetli karaciğer hastalığı ve adrenal medulla tümörleri (örn. feokromositoma, nöroblastoma) olan hastalarda trisiklik antidepresanlar verildiğinde, hipertansif krizleri provoke edebileceğinden, dikkat edilmelidir.

Panik bozuklukları olan pek çok hastada Anafranil ile tedavinin başlangıcında çok daha şiddetli anksiyete görülmüştür (Bkz. “Kullanım Şekli ve Dozu”). Anksiyetedeki bu paradoksal artış en çok tedavinin ilk birkaç günü içinde görülür ve genellikle 2 hafta içinde kaybolur. Trisiklik antidepresan alan şizofrenik hastalarda bazen psikoz aktivasyonu gözlenmiştir. Trisiklik bir antidepresan ile tedavi edilen tekrarlayan ruhsal bozuklukları olan hastalarda depresif faz esnasında hipomanik veya manik nöbetler de bildirilmiştir. Bu tip durumlarda Anafranil dozunun azaltılması veya Anafranil’in kesilmesi ve antipsikotik bir ilacın verilmesi gerekebilir. Bu nöbetler atlatıldıktan sonra, gerekirse Anafranil’in düşük dozu ile tedavi yeniden başlatılabilir. Postüral hipotansiyonu veya düzensiz kan dolaşımı olan hastalarda kan basıncında düşme görülebileceğinden Anafranil ile tedaviye başlamadan önce hastanın kan basıncının kontrol edilmesi önerilir. Hipertiroidizmli veya tiroid preparatları kullanan hastalarda, kardiyak toksisite olasılığından dolayı dikkatli olunmalıdır. Karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda, karaciğer enzim düzeylerinin periyodik olarak izlenmesi önerilir. Akyuvar sayısında değişiklikler Anafranil ile tedavide ancak nadiren görülmüş olmasına rağmen, periyodik kan sayımları ve ateş, boğaz ağrısı gibi belirtilerin izlenmesi, özellikle tedavinin ilk birkaç ayı esnasında ve uzun süreli tedavi sırasında gerekmektedir.

Benzer trisiklik antidepresanlarda olduğu gibi, elektrokonvülsif tedavi ile birlikte Anafranil sadece dikkatli bir gözlem altında verilmelidir. Eğilimli ve yaşlı hastalarda, trisiklik antidepresanlar özellikle geceleri farmakojenik (deliryum) psikozlara neden olabilirler. Bunlar tedavinin kesilmesinden sonraki birkaç gün içinde kaybolurlar. İ ntihar etme riski, şiddetli depresyonda görülebilir ve belirgin bir iyileşme görülünceye kadar devam edebilir. Tedavinin başında benzodiazepinlerle veya nöroleptiklerle kombine tedavi etkili olabilir (Bkz. “Uyarılar/Önlemler” ve “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”). Anafranil, aşırı dozda alındığında diğer trisiklik antidepresanlardan daha düşük oranda ölümler görüldüğü bildirilmiştir. Kronik kabızlığı olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Trisiklik antidepresanlar, özellikle yaşlılarda ve yatalak hastalarda paralitik ileusa sebep olabilirler. Genel veya lokal anesteziden önce, anesteziste hastanın Anafranil aldığı söylenmelidir (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”). Trisiklik antidepresanlarla uzun süreli tedavide diş çürümelerinde artış olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle uzun süreli tedavi esnasında düzenli olarak diş muayeneleri yaptırılması tavsiye edilir. Trisiklik antidepresanlar antikolinerjik özellikleri nedeniyle, gözyaşında azalma ve mükoid salgılarda birikme yapacağından kontakt lens kullanan hastalarda korneal epitelin zedelenmesine sebep olabilir.Olabilecek istenmeyen etkilerden dolayı ilacın ani olarak kesilmesinden kaçınılmalıdır (Bkz. “Yan Etkiler / Advers Etkiler”).

Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı Anafranil‘in gebelerde kullanımıyla ilgili deneyim sınırlıdır. Trisiklik antidepresanların kullanımı ve fetüs üzerine yan etkileri (gelişme bozuklukları) arasındaki muhtemel bağlantı ile ilgili az çalışma bildirilmesine rağmen gebelik esnasında, ilaçtan beklenen yarar fetüs üzerine potansiyel riskinden daha fazla olmadığı sürece, Anafranil kullanımından kaçınılmalıdır. Doğuma kadar trisiklik antidepresan kullanan kadınların bebeklerinde, doğumdan sonra ilk saatlerde veya günlerde dispne, letarji, kolik, irritabilite, hipotansiyon veya hipertansiyon, tremor veya spazm gibi ilacın kesilmesine bağlı belirtiler görülmüştür. Bu tip belirtilerden kaçınmak için, Anafranil mümkünse tahmin edilen doğum tarihinden en az 7 hafta önce tedricen kesilmelidir. Klomipramin anne sütüne geçtiğinden, Anafranil yavaş yavaş bırakılmalı veya hasta emziriyorsa bebek sütten kesilmelidir.

Araç ve Makine Kullanma Yeteneği Üzerine Etkileri Anafranil kullanan hastalar bulanık görme, sersemlik ve diğer merkezi sinir sistemi belirtilerinin (Bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”) oluşma olasılığına karşı uyarılmalıdırlar. Bu durumda hastalar araba sürmemeli, alet kullanmamalı veya atik davranmalarını gerektiren şeyler yapmamalıdırlar. Ayrıca alkol veya diğer ilaçlar bu etkileri artırabileceğinden hastalar uyarılmalıdır (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”).

A-ferin Plus Pediatrik 100 Ml Şurup

Uyarılar/Önlemler:

Amfizem, kronik bronşit, kalp hastalığı, yüksek kan basıncı, tiroid hastalığı, diabet, glokom, benign prostat hipertrofisi, alkol bağımlılığı olan hastalarda hekim önermedikçe kullanılmamalıdır.

Yan etkiler/Advers etkiler:

Özellikle önerilen dozun üzerinde alındığında sinirlilik, uyku hali görülebilir.

İlaç etkileşimleri:

MAO inhibitörleri ile birlikte kullanılmamalıdır. MAO inhibitörü kullanan hastalar, ilaç alımını kestikten 2 hafta sonra A-ferin Sinüs Film Tablet'i kullanabilirler.

Kullanım şekli ve dozu:

12 yaş ve üzerindeki çocuklar ve erişkinler: 6 saat arayla 2 tablet önerilir. 24 saatte 8 tablet aşılmamalıdır. 12 yaş altında kullanımı önerilmez.

Veniba 75 Mg Xr Uzaltılmış Salımlı 28 Sert Kapsül

Formülü:
Venlafaxine HCI - 75 mg
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
Selektif noradrenerjik-serotonerjik reuptake inhibitörüdür. Her türlü depresyon tedavisi, depresyonun nüksünün ve yeni epizodlarının engellenmesi, depresyona eşlik eden anksiyete tedavisi, yaygın anksiyete bozukluğu, agorafobin veya agorafobisiz panik bozukluğu tedavisi ile sosyal fobi tedavisinde endikedir.
Kontrendikasyonları:
Uyarılar/Önlemler:
Epileptik kasılma görülen hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Özellikle tedavinin başlangıcında ve doz değişikliklerinde olmak üzere hastalar olası kötüleşme ve intihara yatkınlık bakımından izlenmelidir. Doz aşımı riskini azaltmak için tedaviye küçük dozlarla başlanmalıdır. Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya torsades de pointes hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır. Gebelik kategorisi C'dir. Gebelerde potansiyel yarar/zarar oranı değerlendirilmelidir. Anne sütüne geçebilir. Emziren annelerde kullanılmamalı veya kullanılması zorunlu ise emzirilmemelidir. 18 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Renal ve hepatik yetmezliği olanlarda dikkatle kullanılmalıdır. Oluşabilecek uyuşukluk nedeniyle araç kullanan hastalar uyarılmalıdır. Alkolle birlikte kullanılmamalıdır. Tedavi aniden kesilmemeli, kademeli olarak azaltılarak 2 haftalık periyoda kesilmelidir.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Baş dönmesi, ağız kuruluğu, uykusuzluk, sinirlilik, anoreksi, konstipasyon, bulantı, gastrointestinal şikayetler ve terleme gibi yan etkiler görülebilir.
İlaç etkileşimleri:
MAO inhibitörleriyle birlikte kullanılmamalıdır. MAO inhibitörleri kullanan hastalarda MAO inhibitörünün kesilmesinden 14 gün sonra başlanabilir. Eğer MAO inhibitörlerine geçilecekse, başlamadan 7 gün önce venlafaksin kesilmelidir.
Kullanım şekli ve dozu:
Her türlü depresyon tedavisi, depresyonun nüksünün ve yeni epizodlarının engellenmesi, depresyona eşlik eden anksiyete tedavisi, yaygın anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi tedavisinde günde 1x75 mg kullanılır. Gerekirse 2 hafta sonra günlük doz 2x75 mg'a veya 1x150 mg'a yükseltilebilir. Gerekli durumlarda günlük doz 1x375 mg'a kadar yükseltilebilir. Panik bozukluğu tedavisinde başlangıçta ilk 4-7 gün içerisinde günde 1x37.5 mg ile başlanmalı ve daha sonra günde 1x75 mg ile devam edilmelidir. Gerekli durumlarda günlük doz 1x225 mg'a kadar yükseltilebilir. Doz artışları 2 haftalık veya daha fazla aralıklarla yapılmalıdır. Renal ve hepatik yetmezliği olanlarda düşük doz uygulanmalıdır. Glomerüler filtrasyon hızı 10-71 ml/dak. olanlardan günlük doz %25-50 oranında ve hafif ile orta dereceli hepatik yetmezlikği olanlarda %50 oranında azaltılmalıdır. Preparat yemeklerle birlikte kullanılmalıdır.

12.07.2009

Actos 30 mg 28 tablet

Kısıtlamalar
Ayaktan tedavide uzman hekimlerce veya ilaç kullanım raporuna bağlı olarak pratisyen hekimler dahil tüm hekimlerce, yatarak tedavide ise tüm hekimlerce reçete edilebilir.
Oral antidiyabetik.

Dozaj
Yetişkinde 15-30mg/gün (max 45mg).

Annelik ve emzirme
Gebelik kategorisi C. Anne sütüne geçer.

Kontrendikasyon

Klas 3-4 kalp yetmezlikleri, aşırı duyarlılık.

Etkileşim
CYP 450, 3A4, CYP2C8 ile ilişkili ilaçlar.

Sık görülen yan etkiler
ÜSYE, baş ağrısı, miyalji.

Actos 15 mg 28 tablet

Kısıtlamalar
Ayaktan tedavide uzman hekimlerce veya ilaç kullanım raporuna bağlı olarak pratisyen hekimler dahil tüm hekimlerce, yatarak tedavide ise tüm hekimlerce reçete edilebilir.
Oral antidiyabetik.

Dozaj
Yetişkinde 15-30mg/gün (max 45mg).

Annelik ve emzirme
Gebelik kategorisi C. Anne sütüne geçer.

Kontrendikasyon
Klas 3-4 kalp yetmezlikleri, aşırı duyarlılık.

Etkileşim
CYP 450, 3A4, CYP2C8 ile ilişkili ilaçlar.

Sık görülen yan etkiler
ÜSYE, baş ağrısı, miyalji.

10.07.2009

%30 Dekstroz{Polifleks 150 ml Solüsyon Setli - Setsiz}

Formülü:
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
1) Organizmada dokulardaki suyun kana geçmesinin istendiği durumlarda, 
a- Serobrospinal basıncın yükselmesi
b- Hipertnsif ansefalopati,
c- Akciğer ödemi
d- Oligüri ve anürilerde diürezi sağlanmada 
2) Hiperpotasemi,vücuttan potasyum itrahını arttırmada
3) Aşırı malnütriasyon gibi düşük çözelti hacmi içersinde yeterli kalori alınmasını gerektiren durumlarda % 30 Dekstroz solüsyonu amino asit solüsyonlarına eklenerek kullanılabilir.
Kontrendikasyonları:
1) Anuri ve dibetik koma'da
2) İntrakranial ve intraspinal kanamalarda ve Dellirium tremens'te özellikle de 
bu hastaların daha önceden sıvı kaybetmiş olduğu durumlarda hipertonik dekstroz çözeltilerinin kullanımı kontrendikedir. 
3) Glukoz-galaktoz malapsorpsiyon, sendfromuna maruz kimselerde.
4) Serebral stroke, gebelik, Diabetik ketoasidoz dehidratas, akut, tübüler,nekrozla seyredenböbrek yetmezliğinde kontrendikedir. 

Uyarılar/Önlemler:
1) Hipertonik dekstroz çözeltileri periferik bir ven yoluyla kullanıldıklarında, tromboza yol açabilir. Bu yüzden söz konusu çözeltilerin santral büyük bir venaya, tercihen vena cava superior 'a yertleştirilmiş intravenöz katater yoluyla verilmeleri önerilmektedir. 
2) Hipertonik dekstroz çözeltilerinin hızla verilmesi, önemli ölçüdehiperglisemi ve hiperosmolar sendrom yapabilir. Özellikle kronik üremesi ve karbonhidratlara karşı dayanıksızlığı olduğu bilinen hastalarda zihin bulanması ve bilinç kaybına ait belirtiler dikkatle araştırılmalıdır. 
3) Elektrolitsiz hipertonik, dekstroz solüsyonları, kan tranfüğzyonu ile birlikte uygulanmamalıdır. eritrosit kongolmerasyonuna sebep olabilirler. 
4) Dekstroz solüsyonları tam kan ile birlikte aynı infüzyon seti ile uygulanmalıdır. Hemolize sebep olabilirler. 
5) Dekstroz solüsyonları hipopotasemi, hipomagnesemi ve hipofosfatemiyle seyreden sıvı ve elektrolit dengesizliklerine sebep olurlar.
6) B Grubu vitaminleri organizmadaki dekstroz metabolizmasını katalize den koenzim sistemlerinde yer aldıklarından dekstroz kullanırken bu vitaminlerinde birlikte verilmesi vücuttaki vitamin yedeklerinin tükenmesini önler.
7) Parenteral yoldan dekstroz verilmesi sırasında hippotasemi geliştiğinden ve özellikle digitalis almakta olanlara bu çeşit çözeltiler verilirken için eyeterli miktarda potasyum katılması gerekir. 
8) Kortikosteroid lamakta olan hastalara parenteral yoldan sıvı verilirken çok dikkat edilmesi gerekir. 
9) Hipertonik glukoz çözeltisinin periferik bir ven yoluyla verilmesi zorunluysa şu noktalara dikkat edilmesi gerekir. 
a) Koldaki geniş bir veni seçin ve mümkünse bu veni gün aşırı değiştirin .
b) Damar çevresindeki dokuların nekrozuna yol açabilecek herhangi bir sızıntıyı önleyebilmek için ven içersine geniş lümenli bir iğneyi veya uygun bir kateteri iyice yerleştirin. damar dışına sızıntı olup olmadığını anlamak için damara giriş yerini sık sık gözden geçirin. Tranboflebit bazen infüzyondan sonra da meydana gelebildiğinden damara giriş yeri infüzyonun bitişinden sonraki ilk 24 saat içersinde de zaman zaman muayene edilmelidir. 
c) İnfüzyon bittiğinde iğneyi veya kateteri çıkarıp hastanın kolunu 3 dakika süreyle yüksekte tutun ve bu sırada enjeksiyon yerine hafif bir baskı uygulayın. Gebelikte Kullanım: Hipertonik dekstroz solüsyonları ile hayvan üreme deneyleri yapılmamıştır. Gebe kadınlara uygulandığında fötse zarar verip vermeyeceği ve kadınlarda üreme yeteneğini etkileyip etkilemeyeceği bilinmemektedir. Gebelerde ancak mutlak gereksinim varsa uygulanmalıdır.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Glukoz solüsyonlarının (3.5-6.5) gibi geniş bir pH marjına sahip olmaları, bazı vakalarda lokal ven irritasyonundan sorumludur. Periferik uygulama tekniğine bağlı olarak ateş yükselmeleri enjeksiyon yerinde enefeksiyon, enfeksiyon yerinden başlayıp yayılan venöz tromboz veya flebit ve çözeltinin dışa sızması ile oluşan lokal ağrı görülebilir. İstenmeyen reaksiyon ortaya çıktığındainfüzyon durdurularak uygun tedaviye başlanmalıdır.
İlaç etkileşimleri:

Solüsyonlara ilave edilen ilaçlar açısından geniş bir pH marjı bazı durumlarda bir maddenin bir şişede stabl ve diğerinde olmaması dezavantaj teşkil edebilir. B12-Vit, kanamycine sulfate, Novobiocine Sodium ve varfarin solüsyonları dekstroz aolüsyonlarına ilave edildiğinde bulanıklığa Barbitüratlar (phenobarbital) çökelti teşekkülü' ne Ampisilin sodium, Metisilin, Penisilinler aktivite kaybına. pH (8-10) aynı sebeplerden dolayı sulfizoksazol ve Aminofilin de Dekstroz solüsyonlarına katılmamalıdır.

Aşağıda liste halinde verilen ilaçlar şartlar elverdikçe dekstroz solüsyonlarına katılmamalıdır. Aşağıdaki liste halinde verilen ilaçlar şartlar elverdikçe dekstroz solüsyonların katılmamalıdır. Farmorubicin, Mitomycin, Nalaxone, Nepresol (dihydralzine), Peptavlon (pentagastrin) , platinol (cisplatin), pronestyl (procinemide),Selexid (mecillinam), Sulfadiazine, Thio-Tepa (thiotepa), Trasyol (aprotinin), Trilafon (perphenazine)

Kullanım şekli ve dozu:

% 30 Dekstroz solüsyonu intravenöz uygulanıma yönelik steril, apirojen bir çözeltidir. İçinde bakteriyostatik veya natimikrobik madde ya da eklenmiş herhangi bir tampon sistemi yoktur. Düşük bir pHya sahiptirler, lokal damar irritasyonuna sebebiyet vermemek için alternatif periferik venler kullanılmalıdır.

Keza küçük çaplı bir iğne ile geniş bir ven klullanarak çok yavaş olarak yapılan infüzyon damar tahrişlerini minimum'a indirir. Dakikada 4 ml'lik infüzyon hızı asla aşılmamalıdır. %30 dekstroz çözeltisinin 1 lt.sinde 1200 kalori vardır. Normal bir insanın 1 saatte metabolize edebileceği dekstroz miktarı kilo başına 800 mg.dır.

İnsulin verilmezse bu miktardan daha fazlası idrarla çıkar. Uygulanacak doz her hasta için hekimi tarafından, hastanın yaşı ağırlığı, klinik durumu ve labaratuar çalışmalarına dayanılarak belirlenmelidir. Parenteral tedavinin uzaması durumunda, kanda glikoz ve elektrolit yoğunluklarıyla sıvı ve lektrolit dengesindeki değişimleri izleyebilmek amcıyla sık sık labaratuar incelemesi yapılması gerekir. 

%30 Dekstroz Eşdeğerleri
Bu ilaca eşdeğer ilaç bulunamadı.

9.07.2009

MUSCORIL 4 MG 20 KAPSUL

Etken Maddesi
Tiyokolşikosid

MUSCORIL 4 MG 20 KAPSUL

Yerli, Beşeri bir ilaçdır.

İlaç Formülü

4 mg Tiyokolsikosid Ampul
2 ml Enjeksiyonluk su Ampul
4 mg Tiyokolsikosid Kapsül
-------- Enjeksiyonluk su Kapsül

Endikasyonları

Tiyokolsikosid aşağıda belirtilmiş olan durumlarda, ağrılı kas spazmlarının semptomatik tedavisi amacıyla kullanılır:
- Tortikolis, dorsalji, lombalji gibi dejeneratif vertebra hastalıkları ve vertebranın statik patolojileri
- Spastisitenin eşlik ettiği travmatolojik ve nörolojik kökenli bozukluklar
- Rehabilitasyon sırasında

Kontrendikasyonları

Tiyokolsikoside aşırı duayralılığı olanlarda, adate hipotonisinde, gevşek parolizide kontrendikedir.

Uyarılar Önlemler

Hayvanlar üzerinde herhangi bir teratojen etki bildirilmemiştir. Bu deneysel çalışmalar, klinik veri bulunmadığı için ilacın insanlar üzerindeki malformasyon etkisinin belirlenmesine yeterli değildir.
Laktasyonda kullanımı :
İlacın anne sütüne geçtiği bilinmektedir.
Emziren kadınlarda ilacın hasta için önemi dikkate alınarak, ya ilaç ya da emzirme kesilmelidir.

Yan Etkiler

AMPUL :
İ.M. uygulama sonrasında nadir olarak tansiyon düşmesi, geçici bilinç bulanıklığı veya eksitasyon bildirilmişitir.
Tiyokolsikaside karşı aşırı duyarlığa bağlı olarak deri belirtileri ortaya çıkabilir.
KAPSÜL :
Nadiren sindirim şikayetlerine (gastralji, ishal) yol açabilir.

Etkileşimler

Herhangi bir etkileşim bildirilmemiştir. Ancak benser etkideki diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.

Dozu Kullanma

AMPUL :
Yetişkinler :
Günde 2 defa 1 ampul (4 mg) İ.M. uygulanır. Şiddetli kas kramplarında tedaviye günde 2 defa intramüsküler uygulanan 1 ampul (4 mg) ile başlanır. Ampul formu ile önerilen tedavi süresi 3-5 gündür. Gerekirse tedavi 5-7 gün, oral olarak günde 2 defa 2 kapsül (8 mg) ile sürdürülür. Fizik tedavi seanslarında hazırlık için; kas gevşetici etkinin elde edilmesi için gereken süre (İ.M. enjeksiyondan sonra 30-40 dakika) göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuklarda :
Tiyokolsikosidin çocuklarda kullanımı önerilmektedir.
KAPSÜL:
Yetişkinlerde :
Günde 2 defa 2 kapsül (8 mg) uygulanır. tedavi süresi 5-7 gündür. Kapsüller tok karnına alınmalıdır. Şiddetli kas kramplarında tedaviye günde 2 defa intramüsküler uygulanan 1 ampul (4 mg) ile başlanır. Ampul formu ile önerilen tedavi süresi 3-5 gündür. Fizik tedavi seanlarında hazırlık için; kas gevşetici etkinin elde edilmesi için gereken süre (1-2 saat) göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuklarda :
Tiyokolsikosidin çocuklarda kullanımı önerilmektedir.

8.07.2009

Actiflora kapsül 100'lük

Her bir kapsül üretim tarihinde en az 45 milyar canlı probiyotik bakteri içerir

  

KİMLER KULLANMALI

1. Kabızlık çekenler

2. Antibiyotik kullananlar

3. Şişkinlik hazımsızlık problemi olanlar

4. İshal problemi olanlar

5. Bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler

6. Cilt problemleri olanlar

 

ACTIFLORA+’IN FAYDALARI NELERDİR?

1. Bağırsaklarınızdaki kabızlık, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, ishal problemlerinin giderilmesinde etkilidir.

2. İnülin prebiyotiğini de içeren Prebiyotik ve Probiyotik formülasyon, mide-bağırsak sisteminde en hızlı ve etkili şekilde faydalı bakterilerin üretilmesini sağlar. 

3. Antibiyotik kullanımı esnasında vücuttaki zararlı bakterilerle beraber yararlı bakterilerin de yokolması sonucu görülen antibiyotik ishallende etkilidir. 

4. Zararlı bakterilere karşı direnci arttırarak bağışıklık sistemini destekler.

5. Üriner ve vajinal sistem hücrelerine tutunarak ürogenital sistem enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olur. 

6. Cilt problemleri ve stres kaynaklı sorunların giderilmesinde faydalıdır. 

7. Besin alerjilerinin önlenmesine yardımcı olur. 

8. K, B12 Niasin vb. vitaminleri sentezler.

 

BAĞIRSAK FLORASININ DENGESİ NEDEN BOZULUR?

Stres – gerilim,

Sigara kullanımı,

Antibiyotik kullanımı,

Hareketsiz yaşam tarzı,

Düzensiz-dengesiz beslenme,

Hamilelik

 

ACTIFLORA+ Prebiyotik-Probiyotik V-kapsül Neler İçerir?

Patentli prebiyotik-probiyotik karışım 3 benzersiz Lactobacillus bulgaricus suşu, Lactobacillus acidophilus, Bifidobacterium bifidum, Bifidobacterium longum ve Streptococcus thermophilus ve inülin içerir. 

 

PROBİYOTİK NEDİR?

Bağırsaktaki mikrobiyal dengeyi olumlu yönde arttırıcı etkileri olan, bağırsaklarda doğal olarak bulunması gereken ve bağışıklık sistemini güçlendiren bakterilerdir.

 

PREBİYOTİK NEDİR? 

Ürünümüzde bulunan inülin (prebiyotik) yeşil bitkilerde bulunan doğal bir liftir. Gastro-intestinal sistemde yer alan faydalı bakterilerin besini olarak görev alır ve sayılarını yaklaşık 10 katı kadar arttırır.

 

 

Actiflora+’ın Saklama Koşulları Nelerdir?

Actiflora+’ın kapağı açıldıktan sonra son kullanma tarihine kadar buzdolabında muhafaza edilmesi önerilmektedir.

 

Actiflora+ Kapsüller Herhangi Bir Katkı Maddesi İçerir mi? 

Kesinlikle Hayır!

 

Tavsiye Edilen Kullanım Şekli ve Miktarı Nedir? 

Günde 2-4 defa (antibiyotik kullanımıyla beraber bu oranın 2 katına kadar çıkarılması önerilmektedir.) yemeklerden mümkünse bir saat kadar önce bol su ile alımı tavsiye edilmektedir. 

 

Yan Etkisi Var mı?

Yapılan araştırmalar Actiflora+’ın herhangi bir yan etkisinin olmadığını kanıtlamıştır.

7.07.2009

CLEOCIN-T 30 ML SOLÜSYON

Etken Maddesi
 Klindamisin Fosfat 

 CLEOCIN-T 30 ML SOLÜSYON 

 Yerli, Beşeri bir ilaçdır.

İlaç Formülü

Bir mL solüsyonda klindamisin baza eşdeğer miktarda klindamisin fosfat içerir. Solüsyonda ayrıca izopropil alkol, propilen glikol ve su bulunur.

Endikasyonları

Cleocin-T Topikal Solüsyon acne vulgaris tedavisinde kullanılır.

Kontrendikasyonları

Klindamisin ya da linkomisine aşırı duyarlı oldukları bilinen hastalarla regional entent, ülseratif kolit ya da antibiyotik tedavisine eşlik eden kolit anamnezi bulunanlarda kullanılmamalıdır.

Uyarılar Önlemler

Birçok antibiyotiğin ve bu arada klindamisin kullanımı sırasında ağır diyare ve psödomembranöz kolit gelişebilir. Topikal kullanımda antibiyotik deri yüzeyinden emilebilir. Bazı seyrek vakalarda diyare, kolit ve psödomembranöz kolit bildirilmiştir. Böyle durumlarda ilaç kesilmeli ve gerekli tedavi uygulanmalıdır. Psödomembranöz kolit endoskopik muayene ve feçeste Clostridium difficile toksitininin saptanmasıyla doğrulanır. Oral yoldan 7-10 gün süreyle her altı saatte bir 125-500 mg vankomisin verilir. Cleocin-T Topikal Solüsyon, izopropil alkol içerdiğinden, göze sürüldüğünde yanma ve tahriş yapabilir. Çözeltinin göz, sıyrılmış deri, mukoza gibi duyarlı yüzeylere kazara temas etmesi durumunda buraları bol miktarda soğuk su ile yıkanmalıdır. İlacın hoş olmayan bir tadı vardır, ağız çevresine uygulanırken dikkati olunmalıdır. Cleocin-T, atopik kişilerde ihtiyatta kullanılmalıdır. Gebelik ve emzirme döneminde kullanım güvenilirliği saptanmamıştır.

Yan Etkileri

En sık rastlanan yan etki deride kurumadır. Klindamisin topikal formülasyonu ile ilişkili olarak, tıp literatüründe seyrek olarak karın ağrısı, temas dermatiti, deri tahrişi, deride yağlanma, mide-barsak bozuklukları, gözde batma hissi. Gram negatif folikülit bildirilmiştir.

Etkileşimler

Yoktur.

Dozu Kullanma

Hastalıklı bölgeye günde 2 defa ince bir tabaka halinde sürülür.

Hastalıklı bölgeye günde 2 defa ince bir tabaka halinde sürülür.

İlaç Fiyatı 8.59 YTL 

  Reçeteli Verilir. 

İlaç Fiyat bilgileri T.C Sağlık Bakanlığı verilerinden derlenmiş ve İlaç Bilgi sistemimizde 1 Şubat, Cuma 2009 tarihinde güncellenmiştir.

2.07.2009

Eslorex ® 10 mg Film Tablet

Eslorex ® 10 mg Film Tablet
FORMÜLÜ
Her bir film tablet, 10 mg essitalopram’a eşdeğer essitalopram oksalat ve boyar madde olarak titanyum dioksit (E171) içerir.
FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
Essitalopram, bisiklik fitalan türevi olan rasemik sitalopramın saf S enantiyomeridir.
Farmakodinamik özellikler
Essitalopram, oral yoldan uygulanan bir seçici serotonin (5-HT) geri-alım inhibitörüdür (SSRI). Merkezi sinir sisteminde 5-HT geri-alımının inhibisyonu yoluyla serotonerjik etkinliği artırarak etki gösterdiği düşünülmektedir. Essitalopramın nöronlarda noradrenalin ve dopamin geri-alımı üzerinde minimal etkili olması, oldukça seçici bir serotonin geri-alım inhibitörü olduğunu göstermektedir. Essitalopram, 5-HT geri-alım inhibisyonu ve 5-HT nöron ateşleme hızı inhibisyonu açısından R-enantiyomerine göre en az 100 kat daha etkilidir. Essitalopramın, serotonerjik (5-HT1-7), dopaminerjik (D1-5), α ve ß-adrenoseptörler, histaminerjik (H1-3) muskarinerjik (M1-5), benzodiyazepin reseptörlerine afinitesi çok düşüktür veya hiç yoktur.
Essitalopram, aralarında Na+ , K+, Cl- ve Ca++ kanallarının da bulunduğu çeşitli iyon kanallarına bağlanmaz veya afinitesi azdır.
Farmakokinetik özellikler
Emilim
Tek doz veya tekrarlanan dozlarda uygulandığında, essitalopramın farmakokinetiği doğrusaldır ve günde 10-30 mg doz aralığında doz orantılıdır. Çoklu doz uygulamaları sonrasında ortalama tmaks 4 saattir. Essitalopramın emilimi gıdalardan bağımsızdır. Mutlak biyoyararlanımı yaklaşık % 80’dir. Dağılım
Essitalopram ve ana metabolitlerinin plazma proteinlerine bağlanma oranı % 80’in altındadır. Dağılım hacmi yaklaşık 12-26 l/kg’dır. Sabit plazma derişimlerine yaklaşık bir haftada ulaşılır. Metabolizma
Plazmada esas olarak değişmemiş essitalopram olarak bulunur. Karaciğerde, S-demetilsitalopram (S-DCT) ve S-didemetilsitalopram (S-DDCT) metabolitlerine metabolize olur. Tekrarlanan dozlarda, S-DCT derişimleri essitalopram derişiminin % 28-31’idir ve S-DDCT derişimi essitalopram derişiminin % 5’inden düşüktür. Ayrıca, azot’un oksidasyonu ile N-oksit metaboliti ve glukuronid metabolitleri oluşabilir. Essitalopramın demetilasyonunda, esas olarak, sitokrom P450 (CYP) 2C19 rol oynamaktadır; CYP 3A4 ve CYP 2D6’nın katkısı da olasıdır. Essitalopramın 5-HT geri-alımını S-DCT’den 7 ve S-DDCT’den 27 kat daha potent olarak inhibe etmesi, metabolitlerin antidepresan etkinliğe katkısının bulunmadığını düşündürmektedir. Metabolitlerinin reseptörler ve iyon kanalları üzerinde etkisi çok azdır veya bulunmamaktadır.

Atılım
Essitalopramın oral klerensi dakikada 600 ml olup, yarılanma ömrü yaklaşık 30 saattir. Ana metabolitlerinin yarılanma ömürleri daha uzundur. Essitalopram ve ana metabolitleri esas olarak metabolitleri şeklinde idrarla atılır.
Yaşlılarda farmakokinetik
65 yaş üstündeki kişilerde, eğri altı alan (EAA) ve t½ yaklaşık % 50 artarken, tmaks değişmez
(‘Kullanım şekli ve dozu’ bölümüne bakınız).
Karaciğer bozukluğunda farmakokinetik
Karaciğer işlevleri azalmış hastalarda essitalopram farmakokinetiği araştırılmamıştır. Bu hasta grubunda, sitalopram klerensi % 37 azalır ve yarılanma ömrü iki kat uzar. Sitalopram enantiyomerleri ayrı ayrı araştırılmadığından, bu hastalarda dikkatli olunmalıdır (‘Kullanım şekli ve dozu’ bölümüne bakınız).
Böbrek bozukluğunda farmakokinetik
Böbrek işlevleri hafif ve orta derecede azalmış kişilerde, sitalopram klerensi % 17 azalır; bu hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Böbrek işlevleri ileri derecede bozulmuş (kreatinin klerensi < 20 ml/dakika) kişilerde essitalopram farmakokinetiğine ilişkin veri bulunmamaktadır (‘Kullanım şekli ve dozu’ bölümüne bakınız).
ENDİKASYONLARI

- Majör depresif durumlar ve
- Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu
- Sosyal bunaltı bozukluğu
- Yaygın bunaltı bozukluğu tedavisinde endikedir.
KONTRENDİKASYONLARI
Bileşiminde bulunan maddelerden herhangi birine veya essitalopram’a karşı aşırı duyarlılığı bulunan kişilerde ve non-selektif geri dönüşümsüz mono-amin oksidaz inhibitörleriyle (MAOI) birlikte kullanılması kontrendikedir.

YAN ETKİLER/ADVERS ETKİLER

Tedavinin ilk 1 ila 2 haftalık bölümünde daha sık karşılaşılan advers etkiler genellikle tedavinin devam eden dönemlerinde şiddet ve sıklık açısından azalma gösterir. SSRI gibi antidepresanlar ile uzun süreli tedaviden sonra çekilme reaksiyonları meydana gelebilir. Tedavinin sonlandırılmasıyla ortaya çıkan çekilme reaksiyonları, SSRI gibi antidepresanların bağımlılık yaptığını göstermez.
Essitalopram ile uygulanan çift-kör, plasebo kontrollü çalışmalarda, plaseboya oranla daha sık gözlenen advers etkiler şunlardır:
Çok sık (% 10’dan fazla)
Gastro-intestinal sistem: Bulantı
Sık (%10’dan az, % 1’den fazla)
Metabolizma: İştah azalması.
Psikiyatri: Libido azalması, kadında anorgazmi.
Sinir sistemi: İnsomni, somnolans, baş dönmesi
Solunum sistemi: Sinüzit, esneme.
Gastro-intestinal sistem: Diyare, konstipasyon.
Cilt: Terleme artışı.
Genito-üriner sistem: Ejakülasyon bozukluğu, empotens.
Genel: Yorgunluk, pireksi.
Nadir gözlenenler (%1’den az, ‰ 1’den fazla)
Sinir sistemi: Tat alma ve uyku bozukluğu
Sınıf olarak, SSRI’larla ortaya çıkan advers etkiler şunlardır:
Kardiyovasküler: Postural hipotansiyon
Metabolizma ve beslenme: Hiponatremi, yetersiz ADH salınımı
Göz: Görme bozukluğu
Gastro-intestinal: Bulantı, kusma, ağız kuruluğu, diyare, anoreksi
Hepato-biliyer: Karaciğer işlev testlerinde bozukluk
Kas-iskelet: Artralji, miyalji
Nörolojik: Nöbetler, tremor, hareket bozukluğu, serotonin sendromu
Psikiyatrik: Halüsinasyonlar, mani, konfüzyon, ajitasyon, anksiyete, depersonalizasyon, panik
ataklar, sinirlilik
Üriner: İdrar retansiyonu
Genital: Galaktore, (empotens, ejakülasyon bozukluğu, anorgazmi gibi) cinsel işlev
bozuklukları
Cilt: Döküntü, ekimoz, kaşıntı, anjiyo-ödem, terleme
Genel: İnsomni, baş dönmesi, yorgunluk, sersemlik hali, anafilaktik reaksiyonlar.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE, DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

24.06.2009

TENTÜRDİYOT Solüsyon

Etken Madde(ler):
İyot 2 %, Sodyum iyodür 2.5 %

Piyasa Şekilleri:

20 ml, 50 ml, 1000 ml'lik şişelerde.

Kullanım Şekli:
Yara ve sıyrıkların tedavisinde dezenfeksiyon amacıyla günde 2-3 defa bir parça pamukla sürülerek kullanılır.

Endikasyonları:
Antiseptik ve dezenfektan etkilidir. Cerrahi el dezenfeksiyonu, cilt ve yara dezenfeksiyonu, operasyon sahasının hazırlanması, yara tedavisi, mukoza dezenfeksiyonu ve yanık tedavisinde endikedir.

Kontrendikasyonları:
Nontoksik nodüler guatrda ve aşırı iyot duyarlığı bulunan kişilerde kontrendikedir.

Uyarılar:
Göze değdirilmemelidir. Kazaya uğramış derinin büyük ölçüdeki yüzeyi üzerinde kullanılmaktan sakınılmalıdır. Çünkü iyodun aşırı bir absorpsiyonu olabilir. Tiroid hastaları, yeni doğanlar, süt çocukları ve gebelerde dikkatli olunmalı ve uzun süre kullanılmamalıdır.

Yan Etkileri:
İyoda karşı duyarlı olan kişilerde alerjik reaksiyonlar görülebilir.

İlaç Etkileşimleri:

Tiroid fonksiyon testlerini bozabilir.

AIDS Hakkında

Anti-HIV Testi Nedir? Ne Zaman Yapılır? Nerelerde Yaptırılabilir?

HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorların ELISA yöntemiyle saptanmasına Anti-HIV testi denir. HIV antikorlarının ELISA yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır.

Anti-HIV testinin pozitif (seropozitif) olduğunu söyleyebilmemiz için Western Blot testi denen doğrulama testininde yapılıp sonucunun pozitif olması gerekmektedir. Anti-HIV testi, üniversite hastanelerinin mikrobiyoloji laboratuvarlarında, sigorta ve devlet hastanelerinde ve özel laboratuvarlarda yaptırılabilir.


AIDS hakkında doğru sanılan yanlışlar:



İlk olarak eşcinsellerde ortaya çıkan AIDS hastalığı konusunda vatandaşlar arasında kabul edilen anlayışların pek çoğu gerçekleri yansıtmıyor.

- AIDS, kişilerarası normal temaslarla, kapı kollarından, havlulardan, paradan, sabundan bulaşmaz. �AIDS ter, idrar ve dışkı ile yayılır ve bulaşır� kavramları yanlıştır. Sivrisinekler, AIDS bulaştırmaz.

Sağlık Bakanlığı�ndan alınan bilgiye göre, birçok kişi halen, bu hastalığı �homoseksüel� hastalığı olarak bildiği için test yaptırmaktan kaçınıyor. Vatandaşlar arasında hastalıkla ilgili genellikle yanlış bilgiler, söylenti şeklinde kulaktan kulağa yayılıyor ve bunlara zamanla inanılıyor.
Bilim adamları, AIDS konusunda bilinmesi gerekenleri şöyle sıralıyor:
Sadece cinsel ilişki ve kan yoluyla geçen AIDS, yalnızca homoseksüel hastalığı değil. Karşı cins ile ilişki de belirgin geçiş yollarından biri.
AIDS, kişilerarası normal temaslarla, kapı kollarından, yatak çarşaflarından, havlulardan, paradan, sabundan, ortak kullanılan banyo, sauna, kaplıcalar ve plajlardan bulaşmaz.
�AIDS ter, idrar ve dışkı ile yayılır ve bulaşır� kavramları yanlış.
Sivrisinekler, AIDS bulaştırmaz.
AIDS virüsü taşıyan bir kimsenin kullandığı iğnenin, herhangi bir nedenle paylaşılması virüsü bulaştırır.
Cinsel ilişki sırasında doğru prezervatif kullanımı, AIDS�in bulaşmasını önler.
Gebelikte AIDS virüsü taşıyan bir anneden, bebeğine virüs bulaşması olasılığı vardır.
AIDS virüsünü taşıyan kişiyi, hastalık belirtileri çıkmadan sağlıklı kişilerden ayırt etmek için test yapılmalıdır.


Türkiye'de AIDS:


Sağlık Bakanlığı�nın son 10 yıllık araştırmasına göre, AIDS�de en fazla vaka ve taşıyıcı 30-34 yaş grubunda bulunuyor. Bulaşma yollarının başında ise heteroseksüel cinsel ilişki geliyor.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıkların Kontrolü Daire Başkanlığı Zührevi Hastalıklar Şubesinin verilerine göre, en fazla vaka ve taşıyıcı 30-34 arası yaş grubunda bulunurken, bulaşma yollarının başında heteroseksüel cinsel ilişki geliyor.

En fazla hasta ve taşıyıcı, sırasıyla İstanbul, İzmir ve Ankara�da yaşıyor. İstanbul�da 181�i hasta, 551�i taşıyıcı olmak üzere toplam 732, İzmir�de 53�ü hasta, 157�si taşıyıcı olmak üzere toplam 210, Ankara�da ise 41�i hasta, 84�ü taşıyıcı olmak üzere toplam 125 aids vakası bulunuyor.

Türkiye�de bildirilen AIDS vaka ve taşıyıcılarının yıllara göre dağılımı şöyle:




YAŞ GRUPLARI VE CİNSİYETE GÖRE DAĞILIM
Türkiye�deki AIDS vakalarının yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımı da şöyle:




BULAŞMA YOLLARI
Bulaşma yollarına göre AIDS vaka ve taşıyıcılarının dağılımı ise şöyle:




İLLERE GÖRE DAĞILIM
Sağlık Bakanlığı verilerine göre AIDS hastası ve taşıyıcıların bildirim yapılan ilk 10 ile göre dağılımı şöyle:




En fazla AIDS vaka ve taşıyıcısının yaşadığı ilk 10 il ise şöyle:





AIDS'in Belirtileri:



AIDS ve aynı virüs tarafından meydana getirilen diğer hastalıkların belirtileri hemen hemen aynıdır. Aynı soğuk ve gribin birbirleriyle özdeşleştirlmesi gibi.Fakat AIDS'e ya da ilgili hastalıklarından birine yakalanmış bir kişi için bu belirtiler çok ısrarcıdır ve nedeni yok gibi görünür. Kişi hiçbir zaman kendisini neyin hasta ettiğini bulamaz ve hastalığın üstesinden gelemez. Çünkü sadece doktorlar ve konu ile ilgili araştırma yapan bilim adamları bu belirtileri teşhis edebilirler. Bu belirtilerin doktor tarafından açıklanan bir kısmı şöyledir:
  • Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk
  • Zayıflama yada diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı
  • Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması
  • Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme
  • Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması (Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezlerinin kabarak en geniş halini alması)
  • Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar yada lekelerin oluşması
  • Israrla devam eden ishal
  • Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük
  • Özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı
  • Deri üstünde ya da altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi. Başlangıçta çürükmüş gibi algılanabilir fakat bunlar zamanla kaybolmazlar ve genellikle etraflarındaki derilerden çok daha serttirler.


    En Sık Sorulan Sorular:


    AIDS Hakkında En Çok Sorulan Sorular

    AIDS'li kişiye dokunmak, el sıkışmak veya sarılmak tehlikeli mi?

    Hayır. HIV, hapşırmak ve öksürmekle bulaşmaz. Köpek, kedi ve diğer hayvanlardan virüsü kapmazsınız.

    Hastalığın belirtileri nelerdir?

    Virüs alındıktan semptomlar başlayana kadar geçen süre genellikle iki - dört haftadır. Ateş gece terlemesi, kilo kaybı, artan öksürük, nefes darlığı, faranjit, yüzde ve gövdede döküntü, ağız ve genital bölgelerde lekeler, ishal, bulantı, kusma, yutma zorluğu, erken doygunluk hissi, mide kanaması, karın ağrısı ise virüsün tipik semptomları olarak rapor edilmiştir. Hastalığın klinik döneminde ise vücutta lenf nodlarının büyüdüğü ve yavaş ilerleyen zatürree tablosunun oluştuğu da dikkat çeker.

    AIDS testi nerede yaptırılır?

    Hemen hemen tüm devlet ve üniversite hastanelerinde testi yaptırabilirsiniz. Ayrıca pek çok özel hastanede ve laboratuvarda da Eliza testi yaptırıyor.

    AIDS testinde neye bakılır?

    HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Eliza diye bilinen testle kanda, hastalığa sebep olan mikroba karşı gelişmiş olan antikor olup olmadığına bakılır. Antikorların Eliza yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır.

    Test sonucu HIV(+) (HIV Pozitif) çıkarsa kişi kanında bu antikorları taşıyor demektir. Bu da kişinin AIDS virüsüyle karşılaştığı anlamına gelir. Ancak testin yalancı pozitif çıkma ihkimali de vardır. Kişinin HIV pozitif olduğunun seylenebilmesi için Westernblood testi denen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif olması gerekir.

    Eğer test (-) çıkarsa bu, kişinin AIDS virüsü taşımadığı anlamını taşımıyor. Emin olmak için üçüncü ayın sonunda tekrar test yaptırılır. Çünkü kan testi virüs vücuda girdikten 3 ay sonrasına kadar virüsü gösteremeyebilir. Üçüncü ay yapılan test yine (-) çıkarsa rahatlayabilirsiniz.

    Test olmak için isim vermek şart mı?

    Kendi isminizi söylemek zorunda değilsiniz. Hiç bir özel hastane ya da laboratuvarın nüfus cüzdanınızı ya da fotokopisini isteme hakkı yok. Sağlık Bakanlığı'nın da bu konuda genelgesi bulunuyor.

    Pozitif çıkarsa herkes duyar mı?

    AIDS, Sağlık Bakanlığı'na bildirilmesi zorunlu bir hastalık. Bu, istatistikler yapmak, durumu ve gidişi belirlemek için gerekli. Ama bu bildirim isimle yapılmıyor. İsminizin baş harfleri ve doğum yılınız kullanılarak kodlanıyor. Bunun dışında tedavinizden sorumlu doktor ve ekibi dışında kimseye söylenmemesi gerekiyor. Tüm tedavi masrafları her sigorta kuruluşu tarafından karşılanıyor. Sigortası olmayıp, maddi gücü de yeterli olmayanlar yeşil karttan yararlanabiliyor.

    Test yaptırdım HIV (+) çıktı. Bu AIDS hastası olduğum anlamına mı geliyor?

    HIV (+)" test sonuçları, sizin AIDS'e neden olan virusla (HIV) enfekte olduğunuz anlamına geliyor. CD4+ T hücre sayınız 200hücre/mm3'ün altına düştüğünde ve/veya AIDS ile ilişkili bir hastalık (fırsatçı enfeksiyonlar ve Kaposi Sarkomu gibi) gelişirse HIV , AIDS hastalığına doğru ilerler.

    HIV hastalarında sıkça görülen ruhsal bozukluklar nelerdir?

    En sık karşılaşılanı depresyondur. Depresyon AIDS hastalarında normal popülasyondan yüzde 40 daha fazla görülür. Bunaltı bozuklukları yüzde 2 - 38 oranlarında görülmektedir. İntihar riski normal kontrollerden 10 kat daha fazladır. Depresyon, eşcinsellik ve madde kullanımı riskini arttırmaktadır. HIV pozitif olduğunu öğrendikten sonra ve yakın bir zamanda AIDS'li bir arkadaşın kaybından sonra intihar oranları artmaktadır.

    HIV virüsü dış ortamda yaşayabilir mi?

    HIV, açık havaya maruz kaldığında uzun süre yaşayamaz. Dış ortamda ısı, kuruma, su, sabun ve deterjanlar nedeniyle tahrip olur. Spermdeki ve vajina salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. HIV kurumuş kanda da kısa zamanda ölür. Yine de dökülmüş kan, sperm ve diğer beden sıvıları küçük de olsa risk oluşturur. Bu yüzden sulandırılmış çamaşır suyu ya da eşyanın bir kaç dakika kaynatılarak temizlenmesi gerekir.

    Hamile kalırsam, bebeğime HIV virüsü bulaşır mı?

    Anti-HIV ilaçları, hamile anneden bebeğine HIV geçme riskini önemli ölçüde azaltabilir. Hamileyseniz ve veya hamile kalmayı düşünüyorsanız, doktorunuza danışmanızda fayda var.

    Türkiye'de kaç tedavi merkezi var?

    Türkiye'de AIDS konusunda tedavi veren ilk merkez 1997 yılında Prof. Dr. Serhat Ünal başkanlığında kurulan Hacettepe AIDS ve Tedavi Merkezi (HATAM), İstanbul Tıp Fakültesi ve İzmir'de Ege Üniversitesi'nde AIDS merkezi bulunmaktadır.

    Tedavi yöntemleri nelerdir?

    AIDS tedavisi için ilk ilaç 1985'te çıktı. Halen bu ilaç kombinasyonu kullanılıyor. Kesin tedavi söz konusu değil ancak ilaç alındığı sürece hasta normal yaşam süresinde yaşayabiliyor. Yaşam boyu düzenli olarak kullanılması gerekiyor. İlacın yan etkileri olduğu gibi hastalığın ilerleme seviyesine göre ilacın etkisi de olmayabiliyor.

    Tedavide son durum nedir?

    Dünyanın en büyük ilaç firmalarından Merck Sharp & Dohme İlaçları, üzerinde çalıştığı AIDS aşısının gelecekte hastalığa çözüm sağlayacağını açıkladı. Maymunlar üzerinde oldukça iyi sonuçlar veren aşının insan üzerinde de denendi. Yeni AIDS aşı için uzmanlar aşının daha çok vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsün kontrol altında tutulmasını sağlayacağını veya uzun yıllar hastalığın başlamasına engel olacağını ümit ediyorlar. Her şeyin mükemmel gitmesi halinde aşının beş yıl içinde kullanılmaya başlayacağı tahmin ediliyor.

    HIV tedavisi görürken virüsü başkasına bulaştırırmıyım?

    Anti-HIV ilaçları, virüsü başkalarına bulaştırmanızı önlemez. Tedavi, virüs miktarını algılanamayacak kadar düşük seviyelerde tutar. Ancak, HIV vücudunuzda varlığını devam ettirir ve cinsel ilişki, iğne paylaşımı veya annelerin bebeklerini emzirmesi yoluyla başkalarına bulaşabilir.

    İyi hissediyorum, anti-HIV ilaçları almama gerek var mı?

    Vücudunuzda HIV hastalığının herhangi bir belirtisi ortaya çıkmasa bile, virüs yavaş yavaş bağışıklık sisteminizi zayıflatıyor olabilir. Virüs seviyenizi ve T-hücresi sayımınızı ölçmek, durumunuz hakkında bilgi verebilir. Doktorunuzla seçeneklerinizi incelemek ve tedaviye ne zaman başlanacağını, hangi ilaçları kullanmanız gerektiğini değerlendirmek önemli.

    CD4+ T hücre sayısı ne demek?

    CD4+ T hücre sayısı kişinin ölçülen CD4+ T hücre miktarı demektir. HIV kişinin bu hücrelerini enfekte eder ve çoğalmak (kendi kopyasını yapar) için bu hücreleri kullanır. Bu hücreler zarar gördükçe kişinin bağışıklık sistemi zayıflar ve kişi fırsatçı enfeksiyonlara (bakteriyel, viral, parazit ve mantar gibi) daha çabuk yakalanır.

    Viral Yük Nedir?

    Viral yük insanın kanında bulunan virus (HIV) miktarıdır. Yüksek miktarda viral yükü olan olan kişi, düşük viral yükü olan kişiden daha çabuk AIDS geliştirir.

    CD4+ T Hücresi Nedir?

    CD4+T hücrelerine, akyuvarlar, T yardımcı hücreleri de denilmektedir. İnsan bağışıklık sisteminde diğer hücrelerle birlikte hastalıklara karşı savaşırlar. HIV, çoğalmak için bu hücreleri kullanır. Sağlıklı bir kimsede CD4+T hücre sayısı 800-1200/mm3 kadardır.




    Kaynak: http://www.aidsnedir.com